anlami-nedir.com, nedir, nedemek
Kelime ve Karakter Sayacı

Iç anlamı nedir? , Iç ne demek ?

Kelimeler > I ile başlayan kelimeler > iç nedir?

Iç
anlamı isim

'Iç' 1 kelime ve 2 harften oluşmaktadır.

iç foto galeri
  • nedir Tekvando, An.
  • nedir Yazma Eser (Hat-Tezhip-Ebru-Cilt-Minyatür), Arap harflerinin karınlı veya tekneli olanlarının çizgi içindeki kısımlarına verilen isim.
  • nedir isim Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
  • nedir Oyuk şeylerin boşluğu
  • nedir Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta"Tahtanın içi çürümüş."
  • nedir Nesnelerin veya kimselerin arasında bulunan nesne veya kimse, ara
  • nedir Ten ile dış giysiler arası"Boynumda kalın yün atkı, içimde çift kat fanila, gene de titriyorum." - E. Bener
  • nedir Kabuğu olan veya dışı kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabuğun sardığı bölüm"Ekmek içi. Ceviz içi."
  • nedir Pirinç, soğan ve baharatla hazırlanan, dolmalarda kullanılan karışım
  • nedir Mide, bağırsak, karın"İçi bulanmak. İçi sürmek."
  • nedir Akıl, gönül, irade gibi insanın manevi varlığını oluşturan şeylerden herhangi biri"İçimizdeki sevinçleri, kederleri paylaşacak insan nerede?" - S. F. Abasıyanık
  • nedir Bir ülke, şehir, topluluk vb.nde olan veya yapılan"Yurt içi ulaşım. Şehir içi haberleşme. Aile içi ilişkiler."
  • nedir Değişik yemeklerde kullanılmak üzere et ile sebzelerin ince kıyımının karıştırılması ve yoğrulmasıyla meydana getirilen karışım
  • nedir sıfat Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha yakın olan"İç kapının perdesi yanlara doğru açıldı." - P. Safa
  • nedir sıfat İnsanın manevi varlığıyla ilgili olan"İç dünyamız."
  • nedir Muhteva

Iç ile ilgi cümleler (2)

Cümleleri oylama yaparak üst sıralara veya listenin en altına gönderebilirsin :).

0

Beyefendinin bütün eğlencesi konağın işlerini, iç yönetimini küçümsemek, hizmetçileri azarlamak, terbiye diye zamanın ahenge uymaz her çeşit sistemden dışarı çocuklarına kendi kafasına göre acayip, tuhaf birtakım şeyler öğretmek. Muhabbet Tılsımı - Hüseyin Rahmi Gürpınar

0

Ortada dönen gece sırlarının iç yüzünü bulmakla o kadar uğraşıyorlardı ki, yerde yatan Paşanın yaşayıp yaşamadığını anlamak kimsenin aklına gelmiyordu. Muhabbet Tılsımı - Hüseyin Rahmi Gürpınar

"iç" ile ilgili yukarıdaki cümleleri beğenmedin mi? o zaman yeni cümle görmek için aşağıdaki "Cüme Ekle" butonuna basarak şansını deneyebilirsin.
Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller'de iç
  1. içyüz : isim Herkesçe bilinmeyen, anlaşılmayan ve görünenden büsbütün başka olan neden veya nitelik, mahiyet, zamir (II), künh"Bu işin içyüzünü dostlarımızın bize gösterdikleri telgraf haberlerinden yeter bir vuzuh ile öğrenmekte gecikmemiştik." - Y. K. Karaosman

  2. iç yüz : isim Bir şeyin iç tarafı

  3. içbükey : sıfat, fizik, matematik Yüzeyi düzgün ve pürüzsüz çukur biçiminde olan, obruk, mukaar, konkav"İçbükey mercek. İçbükey ayna."

  4. içdenetir : isim Güvenlik amacıyla bina girişlerinde bulunan, bedendeki veya çantaların içindeki silah, bıçak vb. tehlikeli eşyaların belirlenmesini sağlayan aygıt

  5. içgöreç : isim, tıp (***) Endoskop

  6. içgörü : isim Kendi duygularını, kendi kendini anlayabilme yeteneği

  7. içgüdü : isim, ruh bilimi Bir canlı türünün bütün bireylerinde akıl ve düşünceden bağımsız olarak doğuştan gelen bilinçsiz her türlü hareket ve davranış, insiyak, sevkitabii"Bir çeşit içgüdüyle fincanı alıyor tepsiden ve hemen dudaklarına götürüyor." - E. Bener

  8. içyağı : isim Geviş getiren hayvanların karın boşluğunda iç organlarını saran kalın yağ, şahım"Ve siner tavanlara bir içyağı kokusu." - B. Necatigil

  9. kavuniçi : isim Pembeye çalan sarı renk

  10. iç acısı : isim Yürek acısı

  11. iç ağ : isim Yerel ağ

  12. iç ağa : isim, tarih Vezirlerin gözde uşağı

  13. iç asalak : isim, hayvan bilimi Konakçının içinde yaşayan asalak"Sığır tenyası bir iç asalaktır."

  14. iç bakla : bakınız bakla içi

  15. iç barış : isim, toplum bilimi Ailede veya toplumda sağlanmış iç huzur

  16. iç başkalaşım : isim, jeoloji Püskürük magmaların, soğurdukları kültelerin etkisi altında, birleşimlerinden oluşan başkalaşım

  17. iç bellek : isim, bilişim Bilgisayarın giriş çıkış kanalları kullanılmaksızın erişebildiği bellek

  18. iç borç : isim, ekonomi Devletin veya çeşitli kuruluşların yurt içinde piyasaya sürdüğü tahvil, bono vb. ile aldığı borç

  19. iç borçlanma : isim, ekonomi Devletin veya çeşitli kuruluşların yurt içinde piyasaya tahvil, bono vb. sürerek borç alma işi

  20. iç bölge : isim, coğrafya Bir limanı ithalat ve ihracat etkinlikleri bakımından besleyen, ona çeşitli ulaşım yollarıyla bağlı, dar veya geniş bölge, art bölge, hinterlant

  21. iç bulantısı : isim Mide bulantısı

  22. iç burukluğu : isim Kırgınlık"Günümüzde hiçbir ciddi düşünce adamı gelecekten söz ederken bir tedirginlik, bir iç burukluğu olmaksızın konuşamıyor." - İ. Özel

  23. iç cep : isim Palto, pardösü, ceket gibi giysilerin iki ön parçasına açılan cep"Borç senetleri, hesap pusulaları ceketlerimizin iç ceplerini şişmanlatır." - Ö. Seyfettin

  24. iç cümle : isim, dil bilgisi Bir cümle içinde tümleç gibi kullanılan başka bir cümle, iç tümce"Bakan, aylıklar yılbaşından önce verilecektir, dedi."

  25. iç çamaşırı : isim Fanila, külot, sütyen gibi tene, içe giyilen giysi

  26. iç çokgen : isim, matematik Bütün köşeleri aynı çember üzerinde olan çokgen

  27. iç denetçi : isim İç denetim görevlisi

  28. iç denetim : isim Bir kurumun çalışmalarını geliştirmek, onlara değer katmak amacı güden bağımsız, nesnel bir güvence ve danışmanlık işi

  29. iç denge : isim, ruh bilimi Ruhsal durum, psikolojik yapı"Belli bir seviye çizgisinde düşünmeye alışık beyinler, ikide bir düz ayak, yavan konuklarla durmadan işgal edilirse iç dengeleri bozulur." - H. Taner

  30. iç deniz : isim, coğrafya Boğazlarla ana denize bağlı olan deniz, dâhilî deniz"Su beklerken karadan, gökten, iç deniz bile / Kabında eksilmeye başladı bu dert ile" - F. N. Çamlıbel

  31. iç deri : isim, bitki bilimi Bitkilerin kök, sap ve yapraklarında kabuğun iç bölümü, endoderm

  32. iç donu : isim Pantolon içine giyilen uzun don, dizlik

  33. iç dünya : isim, felsefe Bireyin ruhsal yaşamının bütünü"Niçin iki kişiyken bile kendi iç dünyalarımızın dışına çıkamayız ki?" - S. İleri

  34. iç ek : isim, dil bilgisi Bazı dillerde kelime kökünün içine giren ek

  35. iç etek : isim Kadınların giysi altına giydikleri etek, jüpon

  36. iç evlilik : isim, toplum bilimi Evlenecek kimsenin eşini, kendi boy veya soyu içinden seçmesi kuralına dayalı evlilik biçimi, içten evlilik, endogami

  37. iç gezegen : isim, gök bilimi Yörüngesi yer yörüngesinin içinde kalan Merkür, Venüs gezegenleri

  38. iç göbek : isim, bitki bilimi Çiçeklerin dişi organında yumurtacık ile kabuğu arasındaki bağ

  39. iç göç : isim, toplum bilimi Bir ülke sınırları içinde genellikle küçük yerleşim bölgelerinden büyük kentlere geçici veya sürekli kalmak üzere göç etme

  40. iç görüm : isim, tıp (***) Endoskopi

  41. iç güveyi : isim İç güveyisi

  42. iç güveyisi : isim Eşinin ailesinin evinde oturan damat, iç güveyi"Elçilik denen bu konakta bir nevi iç güveyisi hayatı sürüyorum." - Y. K. Karaosmanoğlu

  43. iç harp : isim, askerlik İç savaş

  44. iç hastalıkları : isim, tıp (***) Dâhiliye

  45. iç hat : isim İş yerlerinde bulunan santrallerde iş yeri içindeki bağlantıyı sağlayan haberleşme ağı

  46. iç ısı : isim, coğrafya Yer yuvarlağının içindeki ısı

  47. iç içe : sıfat Biri ötekinin içinde veya birine ötekinden geçilen"Zincirlerin ucunda da bir saçaklı süs, iç içe birkaç halka..." - Ç. Altan

  48. iç işleri : isim Bir ülkenin kendine özgü işleri

  49. iç itim : isim Vücuda şırınga ile sıvı verme işi, iç itme, zerk

  50. iç itmek : -i Sıvıyı şırınga vb. ile vücuda vermek, zerk etmek

  51. iç kafiye : isim, edebiyat İç uyak

  52. iç kapak : isim Kitabın dış kapaktan sonra gelen, adını ve bazı özelliklerini içeren sayfa

  53. iç kavuz : isim, bitki bilimi Buğdaygil çiçeğinin erkek ve dişi organlarını içerisinde tutan ve başakçık eksenine aşağıdan ve dış taraftan bağlanmış olan kavuz

  54. iç kulak : isim, anatomi Kulağın işitme sinirlerinin bulunduğu bölümü, dolambaç

  55. iç kuyu : isim, madencilik Yer altında, ocak katları arasında bulunan ve ağzı yer üstüne açılmayan kuyu türü

  56. iç lastik : isim Arabalarda dıştaki koruyucu lastiğin içinde bulunan ve hava ile doldurulan lastik, şambriyel

  57. iç merkez : isim, jeoloji Depremin başladığı yer olarak kabul edilen nokta

  58. iç mimar : isim Bir yapıyı, kullanım ve estetik bakımından ele alıp insanın fiziksel ve ruhsal özelliklerine uygun olarak tasarlayan kimse, dekoratör

  59. iç mimari : isim İç mimarlık

  60. iç odun : isim Ağaç gövdesinin kendi çevresinde bulunan, sertleşmiş ve odunlaşmış hücrelerden oluşan, genellikle koyu renkli bölümü

  61. iç oğlanı : isim, tarih Osmanlı Devleti'nde, saraylarda türlü devlet hizmetleri için aday olarak yetiştirilen genç, celep

  62. iç pazar : isim, ekonomi Ülke içinde yapılan satış

  63. iç pilav : isim Tavla zarı büyüklüğünde doğranmış kuzu ciğeri, fıstık, pirinç, kuş üzümü, yağ ve baharat kullanılarak pişirilen bir pilav türü

  64. iç plazma : isim, biyoloji Bir hücreli canlılarda protoplazmanın merkez bölümü

  65. iç politika : isim Bir devletin kendi sınırları içinde kamu işlerinin örgütlenmesine ve yönetime ilişkin uyguladığı siyaset

  66. iç saha : isim, spor Spor takımlarının kendi sahası

  67. iç salgı : isim, anatomi Vücuttaki salgı bezlerinin doğrudan doğruya kana karışmak üzere çıkardıkları salgı, endokrin

  68. iç savaş : isim, askerlik Bir ülke içinde çıkan savaş, iç harp, dâhilî harp"İspanya iç savaşı."

  69. iç ses : isim, dil bilgisi Kelimenin ön sesle son sesi arasında kalan ses veya sesler

  70. iç spiker : isim Televizyon ekranında görülmeyen, sesi duyulan sunucu

  71. iç su : isim Denizlerden uzak bölgelerde bulunan göl veya göletler

  72. iç sürme : isim İshal

  73. iç ters açı : isim, matematik İki paralel doğruyu kesen üçüncü bir doğrunun iki yanında ve paralellerin içinde altlı üstlü ortaya çıkan dört açıdan her biri

  74. iç turizm : isim Halkın kendi ülkesinde yaptığı gezi

  75. iç tümce : isim, dil bilgisi İç cümle

  76. iç türeme : isim, dil bilgisi Kelimenin aslında bulunmayan bir ünlü veya ünsüzün iç seste belirmesi"kral (>kıral), kılıç (>kılınç)."

  77. iç tüzük : isim, hukuk Bir kuruluş, meclis, kurum vb.nin iç işlerini düzenleyen tüzük, dâhilî nizamname"Meclis iç tüzüğü."

  78. iç uyak : isim, edebiyat Beyitlerin dize ortasındaki kelimeleri arasında kullanılan uyak, iç kafiye"Beni "candan" usandırdı cefadan yâr usanmaz mı / Felekler yandı "ahımdan" muradım şemi yanmaz mı" - Fuzuli "Gâh "çıkarım gökyüzüne" hükmederim âleme / Gâh "inerim

  79. iç yarıçap : isim, geometri Düzgün bir çokgenin içine çizilen dairenin yarıçapı

  80. iç zar : isim, bitki bilimi Çiçek tozunu saran iki zardan içte olanı

  81. içe bakış : isim, ruh bilimi Deneğin bilincinde olanları izleyerek ruhsal süreçlerin özellik ve nitelikleri hakkında bilgi vermesi durumu

  82. içe dönük : sıfat, ruh bilimi Çevresiyle iletişim kurmada güçlük çeken, içine kapalı, sosyal ilişkileri zayıf olan (kimse)"Yalnızca gencelme dönemlerinde rastlanılan imkânsız aşk duyarlığıyla suskun, içe dönüktür." - S. İleri

  83. içe kapanık : sıfat, ruh bilimi Dış dünyaya karşı ilgi ve ilişkisi güçsüz, içine kapanık (kimse), içine kapanık

  84. içe yöneliklik : isim, ruh bilimi Gerçeklerden kaçarak hayalî olaylara bağlılığı geliştirme ve düşünceleri, genellikle dileklerin yönetmesine bırakma durumu, otizm

  85. içi boş : sıfat İçinde bir şey bulunmayan

  86. içi çıfıt çarşısı : sıfat Her işte aklından türlü kötülükler geçiren

  87. içi dar : sıfat Beklemeye dayanamayan, tez canlı, sabırsız

  88. içi fesat : sıfat Her an kötülük düşünen

  89. içi geniş : sıfat Sabırlı, rahat, huzurlu, gamsız, tasasız"Kanıksamış, vurdumduymaz, içi geniş bazı evliler bunun ... neşeli kahkahalarını kesmeyebilirler." - H. Taner

  90. içi tez : sıfat Aceleci

  91. için için : zarf İçinden, açığa vuramayarak, gizli gizli"Loş odayı sadece bir mum aydınlatıyor ve en karanlık köşede zavallı bir kız için için ağlıyordu." - İ. O. Anar

  92. içler acısı : sıfat Çok acıklı, üzüntü veren

  93. sağ iç : isim, spor Futbolda, sağ açıkla santrfor arasında görev yapan hücum oyuncusu

  94. sol iç : isim, spor Futbolda, sol açıkla santrfor arasında görev yapan hücum oyuncusu

  95. avuç içi : isim Elin parmak dipleri ile bilek arasındaki iç bölümü

  96. badem içi : isim Bademin dış kabuğu alındıktan sonra kalan içi

  97. bakla içi : isim Baklanın içindeki tane

  98. ceviz içi : isim Cevizin kabuğu kırıldıktan sonra kalan, yenilebilir iç kısmı

  99. çevrim içi : isim, bilişim Bilgisayar sisteminde sunucuya bağlı ve çalışır durumda olma

  100. ders içi : sıfat Ders saati ve konusu içinde olan

  101. fındık içi : isim Fındığın kabuğu kırıldıktan sonra kalan, yenilebilir iç kısmı

  102. fıstık içi : isim Fıstığın kabuğu kırıldıktan sonra kalan, yenilebilir iç kısmı

  103. hafta içi : isim Haftanın cumartesi ve pazar dışında kalan günleri, hafta arası

  104. hizmet içi eğitim : isim, eğitim bilimi Çalışanlara mesleki bilgi ve becerilerini geliştirmeleri için çalıştıkları süre içinde verilen eğitim, işbaşında eğitim

  105. meslek içi eğitim : isim Görevliye mesleğiyle ilgili olarak verilen kurs

  106. meyve içi : isim, bitki bilimi Meyvelerde, tohumların bulunduğu iç bölüm

  107. rahim içi araç : isim Uzun süreli doğum kontrolü sağlayan araç

  108. yurt içi : sıfat Yurt sınırları içinde olan

  109. iç açmak : gönle ferahlık vermek, gönlü ferahlatmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  110. iç bağlamak : iç tutmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  111. iç çekmek : üzüntüyle derinden soluk almak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  112. iç (veya içini) dökmek : derdini anlatmak, iç dünyasındaki duygu ve düşüncelerini bir bir anlatmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  113. iç etmek : eline geçen bir şeyi sahibine bildirmeyerek kendine mal etmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  114. iç geçirmek : derin soluk alarak üzüntüsünü belli etmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  115. iç gıcıklamak : istek uyandırmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  116. iç tutmak : yemişin içi oluşmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  117. içi açılmak : güzel bir şey karşısında sıkıntısı dağılmak, ferahlamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  118. içi alaylı, dışı kalaylı : "dışı süslü, güzel görünüşlü ancak içi berbat" anlamında kullanılan bir söz"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  119. içi almamak : midesi kabul etmemek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  120. içi bayılmak : çok acıkmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  121. içi beni yakar, dışı eli (veya seni) yakar : "dış görünüşü ile başkalarının hoşuna giden bir şeyin veya durumun gerçekte kötü yönleri olabilir" anlamında kullanılan bir söz"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  122. içi boşalmak : önemi ve anlamı kalmamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  123. içi bulanmak : kusacak gibi olmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  124. içi burkulmak : bir şeye çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  125. içi cız etmek : ansızın içi sızlamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  126. içi çekmek : istek duymak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  127. içi daralmak : sıkılmak, bunalmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  128. içi dayanmamak : acıklı bir durumu kaldıramamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  129. içi dışı bir (olmak) : düşündüğünü açıkça söyleyen, gizli bir düşüncesi olmayan, ikiyüzlü olmayan"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  130. içi dışına çıkmak : kusmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  131. içi erimek : kaygı duymak, çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  132. içi ezilmek : üzülmek, yüreği burkulmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  133. içi ezim ezim ezilmek : çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  134. içi geçmek : istemeden kısa bir süre uyuyuvermek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  135. içi gitmek : içi sürmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  136. içi götürmemek : acıklı bir durum karşısında dayanamamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  137. içi hop etmek : birdenbire heyecanlanmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  138. içi ısınmak : hoşlanmak, sevmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  139. içi içine geçmek : tedirgin olmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  140. içi içine sığmamak : telaş, sabırsızlık, coşkunluk göstermekten kendini alamamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  141. içi içini yemek : istediğini yapamama yüzünden üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  142. içi kabul etmemek : bir şeyden midesi bulanmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  143. içi kağşamak : isteksiz ve gönülsüz olmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  144. içi kalkmak (veya kabarmak) : iğrenmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  145. içi kan ağlamak : çok üzüntü duymak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  146. içi kapanmak : sıkılmak, bunalmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  147. içi kararmak : sıkılmak, bunalmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  148. içi kazınmak (veya kıyılmak) : açlıktan midesinde eziklik duymak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  149. içi paralanmak (veya parçalanmak) : birine acıyarak çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  150. içi rahat etmek : kaygı duyulacak bir konu bulunmadığını öğrenerek ferahlamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  151. içi sıkılmak : bunalmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  152. içi sızlamak : çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  153. içi sürmek : ishal olmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  154. içi titremek : özen göstermek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  155. içi vık vık (veya fık fık veya pır pır) etmek : sabırsızca, tedirgin davranmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  156. içi yağ bağlamak : yüreği yağ bağlamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  157. içi yanmak : çok susamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  158. içinde kaybolmak : göze çarpmamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  159. içinden bir şeyler kopmak : içi ezilmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  160. içinden çıkmak : karışık bir işin güçlüklerini yenebilmek, üstesinden gelmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  161. içinden geçirmek : bir şeyi yapmayı düşünmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  162. içinden geçmek : düşünmek, aklından geçmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  163. içinden gelmek : bir şeyi yapmak için içten bir istek duymak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  164. içinden kan gitmek : içi kan ağlamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  165. içinden konuşmak : kimsenin duymayacağı kadar alçak sesle konuşmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  166. içinden okumak : ses çıkarmadan okumak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  167. içinden olmak : bir yerin merkezinde yaşamak veya orada doğmuş bulunmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  168. içinden yanmak : çok istemek, sabırsızlık göstermek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  169. içine almak : kapsamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  170. içine ateş atmak : aşırı acı, sıkıntı veya üzüntü verecek davranışta bulunmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  171. içine ateş düşmek : büyük bir acı ve üzüntünün etkisi altına girmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  172. içine atmak : sıkıntısını kimseye belli etmemek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  173. içine baygınlıklar çökmek : sıkıntı, fenalık basmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  174. içine çekmek : soluk almak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  175. içine daralma gelmek : sıkıntı basmak, sıkılmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  176. içine dert olmak : bir şeyi yapamamaktan dolayı üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  177. içine doğmak : bir işin olacağını veya olduğunu hiçbir belirtiye dayanmadan önceden sezinlemek, malum olmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  178. içine dokunmak : dertlendirmek, üzmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  179. içine etmek (veya sıçmak) : bozup berbat etmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  180. içine fenalık gelmek (veya basmak) : ruhu daralmak, sıkılıp bunalmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  181. içine hüzün çökmek : kederlenmeye, hüzünlenmeye başlamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  182. içine işlemek : duygulanmak, etkilenmek, dokunmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  183. içine çekilmek (veya kapanmak) : dış dünyaya karşı ilgi ve ilişkisini kesmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  184. içine kurt düşmek : kendisine zararı dokunacak bir durum meydana geleceğinden kuşkulanmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  185. içine kuşku çökmek : içten içe şüphesi yoğunlaşmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  186. içine oturmak : çok etkilenmek, çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  187. içine sinmek : isteğince olduğu için huzur ve mutluluk duymak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  188. içine sokacağı gelmek : birini çok sevmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  189. içine su serpilmek : ferahlamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  190. içine tükürmek : bir şeyi bozup berbat etmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  191. içini açmak : derdini anlatmak, içini dökmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  192. içini bayıltmak (veya kıymak) : tatlı, ağır gelip artık yiyememek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  193. içini boşaltmak : sıkıntı ve derdini söylemek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  194. içini burkmak : üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  195. içini çekmek : iç çekmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  196. içini çürütmek : ruhunu karartmak, bezdirmek, yıldırmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  197. içini dondurmak : şaşırtmak, ürpertmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  198. içini ezmek : üzüntüsünü, sıkıntısını duymak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  199. içini ısıtmak : hoş, tatlı ve huzur verici duygular uyandırmak, coşku vermek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  200. içini karartmak : bunalıma veya sıkıntıya sokmak, endişeye düşürmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  201. içini kemirmek : bir üzüntüden rahatsızlık duymak, tedirgin olmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  202. içini kurt yemek (veya kemirmek) : sürekli bir kaygı içinde bulunmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  203. içini parçalamak (veya parça parça etmek) : çok üzülmek, aşırı derecede sıkılıp harap olmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  204. içini okumak : birinin gizli, saklı düşüncelerini anlamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  205. içini sıkmak : sıkıntı vermek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  206. içini sızlatmak : üzülmesine sebep olmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  207. içini yakmak : çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  208. içini yemek : şüphe içinde kıvranarak çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  209. içinin ateşi küllenmek : sıkıntıdan kurtulmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan

  210. içinin yağı erimek : telaş veya kaygı ile üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan


Harf Analizi

  1. - Ünlü harf (1 tane) : i
  2. - Ünsüz harf (1 tane) : ç
  3. - İnce Ünlüler : (1) : i
  4. - Sert Ünsüz : (1) : ç

Yeni Bir Kelime Öğren?

  • Illüzyon
  • Petek dokuma
  • Öykünce
  • Saldırmazlık antlaşması
  • Kontrat yapmak
  • Dokuma tezgâhı
  • Be surprised
  • Joe
  • Confound
  • Wealthiness

anlami-nedir.com'u Türkçe dil araçları sunan bir sözlüktür, yakın zamanda sadece anlamlar değil türkçe ingilizce sözlük, akademik aramalar ve birçok edebi araç ile karşınıza çıkacaktır.

anlami-nedir.com içeriklerini öncelikle TDK'dan sonra ise editörlerin kontrolünden geçirerek sizlere sunmaktadır, eğer bir hatalı kısım gördüyseniz lütfen iletişim'e geçiniz

Sizde Türkçemize katkıda bulunmak ve bilinmiyenleri aktarmak isterseniz editör olup paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yunus Emre : "Biriktirdiğin değil, paylaştığın senindir"

Takip edin

Sitemap Yasal Konular İletişim Hakkında İndeksler Son Eklenenler Kelime Sayacı