-
iç açmak : gönle ferahlık vermek, gönlü ferahlatmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
iç bağlamak : iç tutmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
iç çekmek : üzüntüyle derinden soluk almak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
iç (veya içini) dökmek : derdini anlatmak, iç dünyasındaki duygu ve düşüncelerini bir bir anlatmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
iç etmek : eline geçen bir şeyi sahibine bildirmeyerek kendine mal etmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
iç geçirmek : derin soluk alarak üzüntüsünü belli etmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
iç gıcıklamak : istek uyandırmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
iç tutmak : yemişin içi oluşmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi açılmak : güzel bir şey karşısında sıkıntısı dağılmak, ferahlamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi alaylı, dışı kalaylı : "dışı süslü, güzel görünüşlü ancak içi berbat" anlamında kullanılan bir söz"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi almamak : midesi kabul etmemek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi bayılmak : çok acıkmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi beni yakar, dışı eli (veya seni) yakar : "dış görünüşü ile başkalarının hoşuna giden bir şeyin veya durumun gerçekte kötü yönleri olabilir" anlamında kullanılan bir söz"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi boşalmak : önemi ve anlamı kalmamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi bulanmak : kusacak gibi olmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi burkulmak : bir şeye çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi cız etmek : ansızın içi sızlamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi çekmek : istek duymak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi daralmak : sıkılmak, bunalmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi dayanmamak : acıklı bir durumu kaldıramamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi dışı bir (olmak) : düşündüğünü açıkça söyleyen, gizli bir düşüncesi olmayan, ikiyüzlü olmayan"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi dışına çıkmak : kusmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi erimek : kaygı duymak, çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi ezilmek : üzülmek, yüreği burkulmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi ezim ezim ezilmek : çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi geçmek : istemeden kısa bir süre uyuyuvermek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi gitmek : içi sürmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi götürmemek : acıklı bir durum karşısında dayanamamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi hop etmek : birdenbire heyecanlanmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi ısınmak : hoşlanmak, sevmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi içine geçmek : tedirgin olmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi içine sığmamak : telaş, sabırsızlık, coşkunluk göstermekten kendini alamamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi içini yemek : istediğini yapamama yüzünden üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi kabul etmemek : bir şeyden midesi bulanmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi kağşamak : isteksiz ve gönülsüz olmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi kalkmak (veya kabarmak) : iğrenmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi kan ağlamak : çok üzüntü duymak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi kapanmak : sıkılmak, bunalmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi kararmak : sıkılmak, bunalmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi kazınmak (veya kıyılmak) : açlıktan midesinde eziklik duymak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi paralanmak (veya parçalanmak) : birine acıyarak çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi rahat etmek : kaygı duyulacak bir konu bulunmadığını öğrenerek ferahlamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi sıkılmak : bunalmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi sızlamak : çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi sürmek : ishal olmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi titremek : özen göstermek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi vık vık (veya fık fık veya pır pır) etmek : sabırsızca, tedirgin davranmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi yağ bağlamak : yüreği yağ bağlamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içi yanmak : çok susamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içinde kaybolmak : göze çarpmamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içinden bir şeyler kopmak : içi ezilmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içinden çıkmak : karışık bir işin güçlüklerini yenebilmek, üstesinden gelmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içinden geçirmek : bir şeyi yapmayı düşünmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içinden geçmek : düşünmek, aklından geçmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içinden gelmek : bir şeyi yapmak için içten bir istek duymak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içinden kan gitmek : içi kan ağlamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içinden konuşmak : kimsenin duymayacağı kadar alçak sesle konuşmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içinden okumak : ses çıkarmadan okumak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içinden olmak : bir yerin merkezinde yaşamak veya orada doğmuş bulunmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içinden yanmak : çok istemek, sabırsızlık göstermek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine almak : kapsamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine ateş atmak : aşırı acı, sıkıntı veya üzüntü verecek davranışta bulunmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine ateş düşmek : büyük bir acı ve üzüntünün etkisi altına girmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine atmak : sıkıntısını kimseye belli etmemek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine baygınlıklar çökmek : sıkıntı, fenalık basmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine çekmek : soluk almak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine daralma gelmek : sıkıntı basmak, sıkılmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine dert olmak : bir şeyi yapamamaktan dolayı üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine doğmak : bir işin olacağını veya olduğunu hiçbir belirtiye dayanmadan önceden sezinlemek, malum olmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine dokunmak : dertlendirmek, üzmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine etmek (veya sıçmak) : bozup berbat etmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine fenalık gelmek (veya basmak) : ruhu daralmak, sıkılıp bunalmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine hüzün çökmek : kederlenmeye, hüzünlenmeye başlamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine işlemek : duygulanmak, etkilenmek, dokunmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine çekilmek (veya kapanmak) : dış dünyaya karşı ilgi ve ilişkisini kesmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine kurt düşmek : kendisine zararı dokunacak bir durum meydana geleceğinden kuşkulanmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine kuşku çökmek : içten içe şüphesi yoğunlaşmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine oturmak : çok etkilenmek, çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine sinmek : isteğince olduğu için huzur ve mutluluk duymak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine sokacağı gelmek : birini çok sevmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine su serpilmek : ferahlamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içine tükürmek : bir şeyi bozup berbat etmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini açmak : derdini anlatmak, içini dökmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini bayıltmak (veya kıymak) : tatlı, ağır gelip artık yiyememek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini boşaltmak : sıkıntı ve derdini söylemek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini burkmak : üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini çekmek : iç çekmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini çürütmek : ruhunu karartmak, bezdirmek, yıldırmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini dondurmak : şaşırtmak, ürpertmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini ezmek : üzüntüsünü, sıkıntısını duymak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini ısıtmak : hoş, tatlı ve huzur verici duygular uyandırmak, coşku vermek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini karartmak : bunalıma veya sıkıntıya sokmak, endişeye düşürmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini kemirmek : bir üzüntüden rahatsızlık duymak, tedirgin olmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini kurt yemek (veya kemirmek) : sürekli bir kaygı içinde bulunmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini parçalamak (veya parça parça etmek) : çok üzülmek, aşırı derecede sıkılıp harap olmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini okumak : birinin gizli, saklı düşüncelerini anlamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini sıkmak : sıkıntı vermek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini sızlatmak : üzülmesine sebep olmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini yakmak : çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içini yemek : şüphe içinde kıvranarak çok üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içinin ateşi küllenmek : sıkıntıdan kurtulmak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
-
içinin yağı erimek : telaş veya kaygı ile üzülmek"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan