- hazır
sıfat Bir iş yapmak için gereken her şeyi tamamlamış olan, anık, amade, müheyya"Her şey emre müheyya, hazır bir vaziyette bekliyor." - E. M. Karakurt
- yüksek
sıfat Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan, alçak karşıtı"Mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı." - Ö. Seyfettin
- kabarık
sıfat Kabarmış olan"Kabarık göğsündeki parlak kıvılcımlı tüyleri, altından bir zırh gibiydi." - Ö. Seyfettin
- gönüllü
sıfat Bir işi yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken isteyerek üstlenen"Yabancı dil bildiği için de Kore'ye gönüllü olarak göndermeye kalkmışlardı." - Ç. Altan
- ileri
isim Herhangi bir şeye göre daha ötede olan yer, geri karşıtı
- yukarı
isim Bir şeyin üst bölümü, fevk, aşağı karşıtı
- baştan aşağı
zarf Tamamen"Nasıl birden düşerse bir ağaca yıldırım / Beni baştan aşağı çarpar o lahza inme" - F. N. Çamlıbel
- ayakta
zarf Ayağa kalkmış durumda"Kahvelerimizi ayakta içtik." - A. Gündüz
- yükseltmek
-i Yükseğe çıkarmak, yukarı kaldırmak"Yastığımızı alçaltsak da yükseltsek de boynumuz ağrır." - Y. K. Karaosmanoğlu
- tamamen
zarf Bütün olarak, büsbütün, baştan sona"Ulaşım çileleri böylece giderilince köprüyü tamamen unutmuşlardı." - A. Kulin
- ileride
zarf Gelecekte, gelecek zamanda"Beni ileride okuyacak insanlar için yazdığıma inanmışımdır." - S. Birsel
- kalkmak
nsz Gitmek üzere yerinden ayrılmak"Niye kalktınız, biraz daha otursaydınız."
- artırmak
-i Artmasını sağlamak, çoğaltmak"Bu sıcak ve içten ses Fikret'i hayata bağlıyor, yaşama sevincini artırıyordu." - R. Enis
- artmak
isim Büyük heybe
- arttırmak
-i Artırma işi yapılmak
- çoğaltmak
-i Miktarını, sayısını, ölçüsünü artırmak, fazlalaştırmak, ziyadeleştirmek"Şüphe yok ki ölçüsüz bir para israfı bu borçları daha çoğaltacak, hiç azaltmayacaktı." - P. Safa
- Güreş, Güreşin ayakta devam edeceğini bildiren hakem komutu.
- içeriye
- -de
- -da
- -a
- -e
- ileriye
- öne
- ilerlemiş
- yükseğe
- yukarıya
- yukarıda
- alakası olmak
- ayağa
- ayağa kalkmış
- bilgili olmak
- far- kında olmak
- kaldırılmış
- kalkmış
- kalkmış olmak
- karışmış bulunmak
- yapmakta olmak
- yükselmiş
- çağa uygun
- -e kadar
- dokunuş yönu
- faaliyette olmak . be up for hazır bulunmak
- haberdar olmak. be up to kabiliyetli olmak
- sıhhatte. up and down beş aşağı beş yukarı
- tamamen.
- tepeden tırnağa. up a tree muşkül durumda. ups and downs hayattaki iniş çıkış lar
- tize doğru
- yükselme. be up kalkmak
- çatmak . be up all night sabahlamak. be up and doing iş başında olmak