-
gözü yüksekte : sıfat Bulunduğu durumdan çok üstün olan bir duruma ulaşma amacı güden (kimse)
-
yüksek fırın : isim Sanayide kullanılan, ham demir madeninin eritildiği, ısı derecesi yüksek olan fırın
-
yüksek ses : isim Uzaktan işitilecek nitelikte ses
-
yüksek lisans : isim Lisans diplomasıyla doktora arasındaki akademik derece
-
yüksek yaylak : isim Orman sınırının üzerinde, en az 1600 metre yükseklikte bulunan otlak
-
yüksek kan basıncı : isim Hipertansiyon
-
yükseköğretim : isim Üniversiteleri yönetmek görevini ve sorumluluğunu taşıyan birimlerden oluşan kuruluş
-
yüksekokul : isim Üst düzeyde uygulayıcı meslek elemanı yetiştiren yükseköğretim kurumu, akademi
-
yükseköğrenim : isim Ortaöğrenim düzeyi üstündeki öğrenim, yüksek tahsil
-
yüksek atlama : isim, spor Vücudu, bacakların sıçrama gücü ile yerden keserek bir engelin öte yanına geçirmeye dayanan bir spor dalı
-
yüksek basınç : isim, meteoroloji Basınçölçerde 760 milimetre üstünde bulunan ve güzel havayı belirten hava durumu
-
yüksek fiyat : isim Değerinden fazla olan fiyat
-
yüksek gerilim : isim, fizik Otuz üç bin kilovattan elli dört bin kilovata kadar olan gerilim
-
yüksek sosyete : isim Sosyetenin önde gelenleri, yüksek tabaka, cemiyet, kibarlar âlemi
-
yüksek tabaka : isim Yüksek sosyete
-
yüksek tahsil : isim Yükseköğrenim
-
yüksek teknoloji : isim Yüksek düzeyde uygulanan teknoloji, ileri teknoloji
-
yüksek perdeden konuşmak : yüksek sesle konuşmak"Mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı." - Ö. Seyfettin
-
yüksek oynamak : kumar ve şans oyunlarına çok para ile katılmak"Mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı." - Ö. Seyfettin
-
yükseklerde dolaşmak : elde edilmesi güç şeyler istemek"Mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı." - Ö. Seyfettin
-
yüksekten almak : olduğundan fazla böbürlenmek, abartılı davranmak"Mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı." - Ö. Seyfettin
-
yüksekten atmak : yapamayacağı şeyleri yapabilirmiş gibi söylemek"Mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı." - Ö. Seyfettin
-
yüksekten konuşmak : kendini çevresindekilere kabul ettirebilmek için övünerek konuşmak"Mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı." - Ö. Seyfettin
-
yüksekten uçmak : yükseklerde dolaşmak"Mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı." - Ö. Seyfettin