- düğüm
isim İplik, ip, halat vb. bükülebilir şeyleri kıvırıp kendi üzerine veya birbirine dolayarak yapılan boğum
- ip
isim İplik"Tavandan ip yumakları, urganlar, gemici fenerleri sarkardı." - N. Cumalı
- çevirme
isim Çevirmek işi, tedvir"Kırmızı balıklar birdenbire canlanırlar ve kavanozun içinde birbiri ardınca keyifli keyifli çark çevirmeye başlarlar." - H. E. Adıvar
- ibrişim
isim Kalınca bükülmüş ipek iplik
- dönüş
isim Dönme işi"Dönüş yolunda radyoyu açtık." - E. Şafak
- dönme
isim Dönmek işi"Dönmeyi kararlaştırmış da olsa bir aksilik, mutlaka bir aksilik, benim saadetime engel olacaktı." - T. Buğra
- bükme
isim Bükmek işi
- dönmek
nsz Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek"İçeride anahtarın acı bir gıcırtıyla döndüğünü duydum." - Y. Z. Ortaç
- çevirmek
-i Bir şeyin yönünü değiştirmek"Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi." - Y. Z. Ortaç
- bozmak
-i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
- sarmak
-i Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek
- döndürme
isim Döndürmek işi, irca, tahvil"Sohbeti o yana döndürmeye çalıştım." - A. Kabaklı
- döndürmek
-i, -e Dönmesini sağlamak
- sarılmak
nsz Sarma işi yapılmak"Ellerine sarıldım, öpüyorum, sorularımı tekrarlıyorum." - R. H. Karay
- bükmek
-i Sertçe çevirmek, kıvırmak"Bu kez onu sürmeden olduğu yerde büküp altına aldı." - S. Birsel
- bükülmek
nsz Bükme işine konu olmak, katlanmak"Yerde kenarı bükülmüş bir seccade vardı." - F. R. Atay
- kıvrım
isim Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat, büklüm"Elinde sımsıkı tutmakta olduğu perdenin kıvrımlarını bıraktı, köşeye çekildi." - N. Hikmet
- kıvırmak
-i Herhangi bir şeyi bükmek"Fino, beni görünce kuyruğunu kıvırıp düşmanca havlaya havlaya beyaz dişlerini gösterdi." - H. R. Gürpınar
- viraj
isim Dönemeç"Virajları benim gibi son vitesle dönen bir ikincisi daha yoktu piyasada." - N. Hikmet
- dolambaç
isim Dolanarak giden, dönerek uzanan yolun kıvrıntısı"Bu yolun dolambaçları çoktur."
- dönemeç
isim Bir yolun yön değiştirdiği yer, viraj"Saffet Bey ilk dönemeci döner dönmez, yamağın eline cep saatimi tutuşturup şiddetli emir verdim." - A. Gündüz
- bükülme
isim Bükülmek işi
- büküm
isim Bükme işi
- saptırmak
-i, -e Sapma işini yaptırmak
- şaşırtmak
-i Şaşırmasına sebep olmak"İşte Galip, böyle bir muhitte herkesi şaşırtan büyük bir kabiliyetle meydana çıkıverdi." - A. H. Çelebi
- ambalajlamak
-i Ambalaj yapmak
- dolamak
-i, -e İplik, şerit, tel vb. nesneleri bir şeyin üzerine döndürerek sarmak"İpleri sedirlerin bacaklarına doladılar." - L. Tekin
- hortum
isim Filde ve bazı böceklerde boru biçiminde uzamış ağız veya burun bölümü"Morarmış bulutlar, hortumları su yüklü fil sürüleri gibi korkunç homurtularla arkamızdan geliyor." - Y. Z. Ortaç
- kasırga
isim, meteoroloji Rüzgâr çizelgesinde hızı 64 veya daha fazla deniz mili olan ve kuvveti 12 ile gösterilen rüzgâr"Bu ağaç yalnız büyük bir kasırga ile silkeleniyor." - P. Safa
- burkmak
-i Bir şeyi burar gibi ekseni etrafında döndürmek"Birinin kolunu burkmak."
- burkulma
isim Burkulmak işi"İçimde bir burkulma olmasına rağmen bu cevap beni sevindirdi." - K. Bilbaşar
- sicim
isim Keten, kenevir vb. bitkilerin liflerinden yapılan ince ip, kınnap
- çarpıtmak
-i Çarpık duruma getirmek"Sağ gözünü şakağa doğru gerip çarpıtarak korkunç bir şekle sokmuştur." - R. N. Güntekin
- eğiklik
isim Eğik olma durumu, eğim, yamukluk, meyil
- burmak
-i Bir şeyi iki ucundan tutup ekseni etrafında ters yönlere çevirerek bükmek"Bazı sıkı zamanlarda öyle olur ki sırtımdan çıkan gömleği elimde burup sıktığım zaman, tekneden çıkmış çamaşır gibi zırıl zırıl su akar." - R. N. Güntekin
- burulmak
nsz Ekseni çevresinde döndürülmek
- girdap
isim, coğrafya Bir engelle karşılaşan su veya hava akıntısının dönerek ve çukurlaşarak yaptığı çevrinti, ters akıntıların oluşturduğu dönme, eğrim, çevri, anafor
- sarılma
isim Sarılmak işi"İlk büyük kanlı paylaşım sona ermiş, yaralar sarılmaya çalışılıyordu." - E. Atasü
- tvist
isim Özellikle gençler arasında 1961 yılında yaygınlık kazanan çok hızlı ritmi olan bir dans
- kıvrımlar meydana getirmek
- burmalı ekmek
- bükme kuvveti
- bükülmüş şey
- dolambaçlı yönde çevirmek
- helezoni döndürmek
- kötülüğe meyil
- ters anlam vermek
- yuvarlanarak giden top
- şaşırtılmış