- devre
isim Belirlenmiş zaman dilimi"Bu kadar uzun bir bekleyiş devresi, tatsız ara veriş yeter." - A. Gündüz
- devre
zarf Ters, yanlış bir biçimde"Sarıldı boynuma ağlama deyi / Hotozumu devre bağlama deyi" - Karacaoğlan
- söz
isim Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil
- koşul
isim Şart"Türk Eli'nin uluları bu koşullar altında yeni toprakların, yeni vatanların gereğini duyar olmuştu." - N. Araz
- şart
isim Olması başka durumların gerçekleşmesini gerektiren şey, koşul"İster istemez bu şartlara boyun eğecekti." - F. R. Atay
- şart
isim Temel kural belgesi"Paris Şartı."
- süre
isim Bir olayın başı ile sonu arasında geçen zaman parçası, zaman aralığı, zaman bölümü, müddet"Hükümdar gibi davrandığınız sürece hükümdar sayılırsınız." - T. Oflazoğlu
- terim
isim Bir bilim, sanat, meslek dalıyla veya bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayan kelime, ıstılah"Bazıları ise terimlerimizi milletlerarası esaslara bağlamak davasındadırlar." - F. R. Atay
- sözcük
isim Kelime"Can ile ruh sözcükleri çoğu zaman aynı anlamda kullanılıyor." - A. Boysan
- sınırsız
sıfat Sınırı olmayan, bir sınırla ayrılmamış olan, hudutsuz"Deniz gibi korkusuz, deniz gibi sınırsızdırlar." - N. Hikmet
- kelime
isim Anlamlı ses veya ses birliği, söz, sözcük"Tayyare kelimesine alışan millet, uçak kelimesine de alışır." - O. V. Kanık
- vade
isim Bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için tanınan süre, mühlet, mehil
- suret
isim Görünüş, biçim"İnsan suretinde bir ağaç."
- ifade
isim Anlatım"Bu kitabın bende hazin bir intiba bıraktığını söylersem yanlış bir ifadede bulunmamış olurum." - A. H. Çelebi
- müddet
isim Süre"Odada yalnız kalınca iki eski arkadaş bir müddet daha ağlaştılar." - Ö. Seyfettin
- mühlet
isim Vade
- dönem
isim Belli özellikleri olan zaman parçası, periyot"Otuz yedi yaş bana bitmez tükenmez bir dönem gibi geldi." - H. E. Adıvar
- anlaşmak
nsz Düşünce, duygu, amaç bakımından birleşmek, antant kalmak"Bakın böylesine bir dilimiz olmasaydı, nasıl anlaşacaktık şimdi?" - N. Uygur
- had
isim Sınır, uç
- demek
nsz Söylemek, söz söylemek"Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar." - B. Felek
- tanımlamak
-i Bir kavramın niteliklerini eksiksiz olarak belirtmek ve açıklamak, tarif etmek
- mefhum
isim, felsefe Kavram"Dürüst bir insan, inansa da inanmasa da mefhumları yerli yerinde kullanmak borcundadır." - N. F. Kısakürek
- deyim
isim Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir"Bu deyim seni korkutmasın. Çünkü fazlasıyla basit bir şeyden bahsediyorum." - İ. O. Anar
- tabir
isim Rüya yorma, yorumlama
- kavram
isim Bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı, mefhum, fehva, konsept, nosyon"Girift bir konudur bu, en başta yeni şiir kavramı ile karıştırılır." - M. C. Anday
- çağırmak
-i Birinin gelmesini kendisine yüksek sesle söylemek, seslenmek"Etrafına bakındı fotoğrafçıları çağırmak için." - A. Kulin
- adlandırmak
-i Çağırmak veya anmak için bir canlıya, bir yere, bir şeye ad vermek, ad koymak, ad takmak, ad vermek, isimlendirmek, isim koymak, isim takmak, isim vermek, tesmiye etmek
- isim vermek
- sömestr
- adlama
- ilgili olarak
- mukavele şartları
- taksitle
- toplanacak sayı