-
bir süre : zarf Kısa bir müddet, bir müddet"Önce ayakta durup bir süre bakıştılar, sonra kız ona gülümsedi." - A. Kabaklı
-
ek süre : isim, ticaret Bir alışverişin karara bağlanması için genellikle satıcının alıcıya tanıdığı süre, opsiyon
-
süreölçen : isim, spor Süreölçeri kullanarak bir yarışta zamanı belirlemekle görevli kimse
-
süreölçer : isim Belirli bir işin, işlemin, yarışmanın veya teknik alanda belli bir işin kısa süresini ölçmek amacıyla kullanılan alet, kronometre
-
süreyazar : isim Belirli bir işin kısa süresini çizerek belirleyen araç, kronograf
-
süre aşımı : isim, hukuk Bir işin üzerinden belirli bir zaman geçerek onun geçersiz kalması, zaman aşımı, müruruzaman"Bazı borçlar süre aşımına uğrayabilir."
-
süre ölçümü : isim Yarışlarda ve eğitimde harcanan süreyi ölçme
-
süre sonu : isim Bir işin bitirilmesi veya borcun ödenmesi için öngörülen sürenin sona ermesi, vade bitimi, vade sonu
-
bekleme süresi : isim, hukuk Evliliği sona ermiş kadının yeniden evlenebilmesi için aradan geçmesi gereken süre
-
bekletme süresi : isim Vapur, uçak vb.nde önceden ödeme yapmadan belli bir tarih için yer ayırtma, opsiyon