- karar
isim Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı"Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu." - H. S. Tanrıöver
- ayar
isim Bir aygıtın gereken işi yapabilmesi durumu"Saatin ayarı bozuk. Televizyonun ses ayarı iyi."
- tabiat
isim Doğa"İnsan zekâsı tabiatın içinde değil tabiatın yanında, ayrı bir kuvvettir." - A. Haşim
- hâl
isim Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar
- çeliğe su vermek
çeliği özel bir biçimde hızla soğutarak daha çok sertleşmesini sağlamak"Süngülerini, çelikten birer parmak gibi göğe kaldırmışlar." - R. E. Ünaydın
- keyif
isim Vücut esenliği, sağlık"Keyfiniz nasıl?"
- tadil etmek
değiştirmek"Teklif olunan antlaşma tadilleri pek sudan şeylerdi." - F. R. Atay
- yumuşatmak
-i Sertliğini gidermek, yumuşak duruma getirmek
- huysuzluk
isim Huysuz olma durumu
- azaltmak
-i Az denecek bir miktara indirmek"İlk işleri kullandıkları renkleri azaltmak oluyor." - B. R. Eyuboğlu
- kızgınlık
isim Kızgın, ısınmış olma durumu
- tav
isim İşlenecek bir nesnede bulunması gereken ısının, nemin yeterli olması durumu
- öfke
isim Engelleme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap"Fahri'nin gözlerinde karanlık bir ifade var, umutsuzluk, öfke karışımı bir şey." - A. Ümit
- mizaç
isim Huy, yaradılış, tabiat, karakter"Bilmem buna aceleci mizacım müsaade edecek mi?" - N. F. Kısakürek
- huy
isim İnsanın yaradılış ve ruh özelliklerinin bütünü, mizaç, tabiat"Can çıktıktan sonra da huy, adamı kolay kolay terk etmiyor." - R. N. Güntekin
- hafifletmek
-i Hafiflemesine yol açmak, hafifleştirmek, tahfif etmek"Damatlarının bu işten memnun görünmesi, onun azap ve sıkıntısını yarı yarıya hafifletiyordu." - R. N. Güntekin
- terkip
isim Birleşim, birleştirme, bir araya getirme
- yaradılış
isim Bir kimsede doğuştan bulunan vücut ve ruh özelliklerinin tümü, mizaç, huy, tıynet, cibilliyet"Yaradılışı gereği çapraşık olmayan durumları severdi o." - A. İlhan
- kıvam
isim Sıvılarda koyuluk, yoğunluk"Bal kıvamında."
- tavlamak
-i İşlenilecek bir nesneye gereken ısıyı veya nemi sağlamak, tav vermek
- tav vermek
gereken ve uygun nemi sağlamak
- sertleştirmek
-i Sert bir duruma getirmek, sertleşmesine sebep olmak
- ruh hali
- hal, keyif, huy, tabiat, mizaç, kızgınlık, öfke,
- .terslik
- bir maddenin sertlik derecesi
- bir şeyin aslını değiştirmek için karıştırılan şey. lose one' temper hiddetlenmek.
- hafifletmek: ölçülü hale getirmek
- su karıştırıp yoğurmak
- tabiat huy
- çeliği kızdırıp hemen soğutarak sertleştirmek
- ıslah etmek: kıvama getirmek