- nokta
isim Çok küçük boyutlarda işaret, benek
- Çubuk
isim Körpe dal"Asma çubukları taze de duman yapıyor, duman kaçtı gözüme." - C. Uçuk
- anahtar
isim Kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı, miftah, dil"Belinde uzun gümüş halkalarla asılı gümüş anahtarları vardı." - F. R. Atay
- sapma
isim Sapmak işi
- makas
isim Bir eksen çevresinde dönebilecek biçimde çapraz eklemlenmiş, birbirine bakan yüzleri keskin iki çelik lamadan oluşmuş, arasına yerleştirilen herhangi bir şeyi kesmeye yarayan araç, sındı"Her iki eliyle kullanırdı makasıyla tarağını." - N. Cumalı
- değişme
isim Değişmek işi
- elektrik düğmesi
isim Elektrik akımını açıp kesmeye yarayan düğme"Koridor karanlık, alışkanlıkla elektrik düğmesine uzanıyor ellerim." - A. Ümit
- değişim
isim Bir zaman dilimi içindeki değişikliklerin bütünü, değişme"Bu müsamere günündeki selamlama süresince bedenimde bir değişim olmuştu." - A. Ağaoğlu
- dönme
isim Dönmek işi"Dönmeyi kararlaştırmış da olsa bir aksilik, mutlaka bir aksilik, benim saadetime engel olacaktı." - T. Buğra
- dönmek
nsz Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek"İçeride anahtarın acı bir gıcırtıyla döndüğünü duydum." - Y. Z. Ortaç
- çevirmek
-i Bir şeyin yönünü değiştirmek"Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi." - Y. Z. Ortaç
- geçmek
-e Bir yerden başka bir yere gitmek"Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim." - T. Buğra
- dövmek
-i Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak"Harp Divanına vermeden önce şurada kemiklerini kırıncaya kadar bir dövsem!" - H. E. Adıvar
- değiştirmek
-i Başka bir biçime sokmak, değişikliğe uğratmak"Rüzgâr gibi çarçabuk esiş istikametlerini değiştiriyorlar, ağaç kurdu gibi renkten renge giriyorlar." - E. İ. Benice
- değişmek
nsz Başka bir biçim veya duruma girmek, tahavvül etmek"Beş yılda her şey ne kadar çabuk değişmişti." - A. Ağaoğlu
- değişiklik
isim Değişik olma durumu
- aktarmak
-i, -e Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek
- sallamak
-i Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek"Sen yine anahtarını çıkar, salla, eğlendir." - H. E. Adıvar
- düğme
isim Giyecek, yorgan vb.nin bazı yerlerine ilikleyici veya süs olarak dikilen kemik, metal, sedef gibi sert maddelerden yapılmış küçük tutturma aracı"Sımsıkı bağlanmış bir örme kese çıkarıyor, birer birer düğmelerini çözüyor." - R. N. Güntekin
- vurmak
-e Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak"Masaya vurmak. Birinin başına vurmak."
- değnek
isim Elde taşınacak incelikte düzgün ağaç, sopa, çomak"Arabayı çeken lagar mandaları bir nefer, kalın bir değnekle hayladı." - A. H. Müftüoğlu
- sopa
isim Kalın değnek"Erkekler ellerine birer sopa aldılar, köy halkı peşlerinde dere içine koştular." - H. E. Adıvar
- şalter
isim, fizik Anahtar
- dağıtıcı
isim Mektup, gazete vb. şeyleri dolaşarak dağıtan kimse, müvezzi
- devre anahtarı
Fen Bilimleri, Elektrik devresini açmaya ve kapamayı sağlayan devre elemanı.
- postiş
isim Kadınların genellikle başlarının arkasına taktıkları ek saç
- Basketbol, Savunmada adam değiştirme.
- değiş tokuş etmek
- şalter, devre anahtarı, çıngı düğmesi,
- demiryolu makası
- elektrik düğmesini çevirmek
- ilâve saç
- ince ağaç dalı
- inek kuyruğunun ucu
- makastan geçirmek
- çubukla vurmak