- hoş
sıfat Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren"Gelmiş o yaylanın baharı / Öter bülbüller hoştur avazı" - Âşık Veysel
- tatlı
sıfat Şeker tadında olan"Tatlı elma. Tatlı nar."
- ince
sıfat Kendi cinsinden olanlara göre dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı"İnce minare. İnce değnek. İnce kitap."
- usta
isim Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse"Nöbetçi, ustanın anasına ters ters baktı." - N. Hikmet
- hilekâr
sıfat Hileci"Münafık, hilekâr, mürai bir adam olarak şöhret almışsınız." - E. E. Talu
- kurnaz
sıfat Kolay kanmayan, başkalarını kandırmasını ve ufak tefek oyunlarla amacına erişmesini beceren, açıkgöz, hin"Kurnaz Ünal, böyle vakitsiz gelişinden pirelendiğini anlamıştı." - O. Kemal
- zeki
sıfat Anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan, zeyrek"En zeki hayvan maymundur."
- mahir
sıfat Becerikli, yetenekli"Erkek aldatmakta çok mahirsin." - H. R. Gürpınar
- zekice
sıfat Zeki olan"Ona göre, Habil'in Kabil'i öldürmesinde zekice bir yan aranmamalıdır." - S. Birsel
- ustalıklı
sıfat Ustalıkla yapılmış"Frenkler yemek pişirme sanatına, güzel, leziz ve ustalıklı yemeklerle uğraşmaya gastronomi diyorlar." - İ. Özel
- ustaca
sıfat Ustaya yakışan"Her zamanki gibi ustaca makyaj sayesinde yüzümü iyice benzetmişti." - R. Erduran
- kurnazca
sıfat Kurnaza yakışır"Bizi aldatmak için onlar bu yolu tutmayı pek kurnazca bir şey zannetmişlerdir." - H. C. Yalçın
- sinsice
sıfat Gizlice, belli etmeden yapılan
- güç algılanan
- zor algılanan
- mâhirâne
- gizli. subtly incelikle
- göze çarpmayan
- güç algılanan, güç farkedilen, ince, kurnaz, zeki
- kurnazca.
- kılı kırk yaran