- savaş
isim, askerlik Devletlerin diplomatik ilişkilerini keserek giriştikleri silahlı mücadele, harp, cenk, cidal"Savaş yıllarıydı. Orta hâllilerin bile doğru dürüst yiyeceği yoktu." - A. Kutlu
- zahmet
isim Güçlük"Yalnız rica ederim, bir an için bir zahmet ve fedakârlık daha yapın." - H. F. Ozansoy
- gayret
isim Çalışma, çaba, çalışma isteği"Arkadaşlarına yardımcı olmak arzu ve gayreti onu acıklı bir duruma düşürüyordu." - M. Yesari
- kavga
isim Düşmanca davranış ve sözlerle ortaya çıkan çekişme veya dövüş, münazaa"O zamanlar kavga etmeyi bilmek bizim için çok önemliydi çünkü kavga yaşam biçimimizdi." - A. Ümit
- mücadele
isim Birbirlerine isteklerini kabul ettirmek için iki taraf arasında yapılan zorlu çaba, savaş
- mücadele etmek
uğraşmak, savaşmak, çatışmak
- uğraşmak
-le Bir iş üzerinde sürekli çalışmak"Muhacir kümeleri arasında, ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi." - P. Safa
- atılım
isim Atılma işi
- uğraş
isim Bir insanın yaptığı iş veya meslek, iş güç, meşguliyet"Bu arada köy yaşamından çeşitli sahneleri, uğraşları canlandıran oyunlar vardır." - M. And
- uğraşma
isim Uğraşmak işi"Çetin bir uğraşma pahasına mesleğimde muvaffak oluyorum." - R. N. Güntekin
- çaba
isim Herhangi bir işi yapmak için ortaya konan güç, zorlu, sürekli çalışma, gayret, ceht, efor"Yoksa başlı başına zafer, boşuna bir çaba olur." - F. R. Atay
- çabalamak
-e Güç bir durumdan kurtulmaya uğraşmak
- çalışmak
nsz Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak"Aldırma sen hemen çalış ki biraz / Çalışan ilerler, yerinde kalmaz" - E. B. Koryürek
- muharebe
isim, askerlik Savaşta yapılan çarpışmalardan her biri"Geceleri bazen öyle bir sessizlik çöküyor ki muharebenin bu yerlerde olduğuna insanın inanamayacağı geliyor." - N. F. Kısakürek
- boğuşmak
nsz, -le Birbirinin boğazına sarılmak, dövüşmek
- meşakkat
isim Güçlük"Günbegün artıyor meşakkat." - Âşık Veysel
- çabalama
isim Çabalamak işi
- üzgü
isim Yersiz ve gereksiz olarak çektirilen sıkıntı, eziyet, eza, cefa
- savaşmak
nsz, -le, askerlik Ordu ölçüsünde iki silahlı kuvvet karşı karşıya gelip çarpışmak, vuruşmak, muharebe etmek"Bu acımasız dünyada artık acımasızca savaşacaklardı." - İ. O. Anar
- savaşım
isim Herhangi bir amaca erişmek, bir güce karşı koyabilmek amacıyla bir kişi veya grubun sürekli çabası, mücadele"Belki de kanıma bir savaşım tutkusu şırınga edilmiş, her zaman bir amacım var." - A. Ağaoğlu
- boğuşma
isim Boğuşmak işi"Ne çare ki boğuşma esnasında o da birkaç yerinden yaralanmış." - R. N. Güntekin
- debelenmek
nsz Bir acının etkisiyle veya bir baskıdan kurtulmak için çırpınmak"Polisler bu arada kurtulmak için çırpınan ve debelenen Sadi'nin ceplerini arıyorlardı." - T. Buğra
- can havliyle çabalamak
- savaşım, savaş, mücadele, çabalama, çaba, uğraş, gayret, çabalamak, uğraşmak, savaşım vermek, savaşmak, boğuşmak, mücadele etmek
- çaba sarfetmek