- sinir
isim, anatomi Duyu ve hareket uyarılarını beyinden organlara, organlardan beyne ileten beyazımsı teller ve bu tellerin oluşturduğu demet"Koket ruhu artık yüzünün sinirlerini idare etmiyordu." - R. N. Güntekin
- süre
isim Bir olayın başı ile sonu arasında geçen zaman parçası, zaman aralığı, zaman bölümü, müddet"Hükümdar gibi davrandığınız sürece hükümdar sayılırsınız." - T. Oflazoğlu
- iş
isim Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık
- kayıt koymak
engellemek, sınırlamak, takyit etmek"Çocuğun kaydı bulunamadı."
- görev
isim Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş
- müddet
isim Süre"Odada yalnız kalınca iki eski arkadaş bir müddet daha ağlaştılar." - Ö. Seyfettin
- sınırlamak
-i Sınırını çizmek, sınırını belirtmek veya belirlemek
- bağlamak
-i, -e Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak"Gemiyi iskeleye bağlamak."
- had
isim Sınır, uç
- cimrilik etmek
cimrice davranmak, pintileşmek"Cimrilik tutkusuyla, oturmak için ucuzca, kötü bir ev arasanız bulamazsınız." - Ç. Altan
- dar tutmak
- masrafı kısmak
- şarta bağlamak
- belirli bir iş yaptırmak
- dar tutmak, yeteri kadar vermemek, kısmak, esirgemek, cimrilik etmek, tutumlu hareket etmek, hasislik etmek, belli bir iş/görev, sınır, had
- görev. stintedly sınırlı olarak
- mahdut surette. stintingly sınırlayarak
- tahdit ederek
- tahdit ederek .