- kök
isim, bitki bilimi Bitkileri toprağa bağlayan ve onların, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm
- kök
isim, müzik Sazı kurmaya yarayan burgu
- kol
isim, anatomi İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm
- boru
isim Bir yerden başka bir yere sıvı, gaz vb. aktarmaya yarayan, içi boş, uçları açık, uzun ve dar silindir"Soba borusu kazanın içinden geçerdi." - N. Cumalı
- direk
isim Ağaçtan veya demirden yapılan uzun ve kalın destek"Kayıkçı yelkeni açmak için ilkin direği yerine oturtmalıdır." - S. Birsel
- baş
isim, anatomi İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- baş
isim Çıban
- kuyruk
isim Hayvanların çoğunda, gövdenin sonunda bulunan, omurganın uzantısı olan uzun ve esnek organ
- pruva
isim, denizcilik Geminin veya sandalın ön tarafı, baş bölümü"Gök çakınca pruvadaki gemici: Oradalar! diye gösterdi." - Halikarnas Balıkçısı
- köken
isim Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim, neden veya yer, menşe"Yazının kökeni resimdir."
- bodoslama
isim, denizcilik Gemi omurgasının baş tarafından yukarıya uzanan ağaç veya demir direklerden her biri"Bir motorun beyaz bodoslaması karanlığı yırtıyor." - Z. Selimoğlu
- bodoslama
isim Bodoslamak işi
- soy
isim Bir atadan gelen kimselerin topluluğu, sülale"Bizler hadi neyse, böyle biraz gülünç bir adamın hafif adına katlanalım ama yarın bizim soyumuzdan kimlerin yetişeceğini kim bilir." - M. Ş. Esendal
- gövde
isim Bir şeyin asıl bölümü
- baştan aşağı
zarf Tamamen"Nasıl birden düşerse bir ağaca yıldırım / Beni baştan aşağı çarpar o lahza inme" - F. N. Çamlıbel
- engel olmak
önlemek, geciktirmek"Seçme ve aracılık işlevini yerine getiren dünyanın önünde ise öyle aşılması güç engeller yok gibi." - A. Ağaoğlu
- set çekmek
suyun akmasını, toprağın kaymasını önlemek için duvar yapmak
- doğmak
nsz Dünyaya gelmek
- gelmek
-den, -e, nsz Ulaşmak, varmak"Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş" - B. S. Erdoğan
- ileri gelmek
oluşmak, meydana gelmek
- kaynaklanmak
-den Kaynak durumunu almak"Gerçek yaşamdan kaynaklandıkları yorumlarla desteklense de bir türlü inandırıcılık kazanamıyorlardı." - T. Uyar
- çıkmak
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay
- durdurmak
-i Durmasını sağlamak"Sızıntıları durdurmadan, bir önlem almadan ne diye bütün kitapları, eşyaları taşıdık ki!" - A. Ağaoğlu
- kesmek
-i Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak"İpi kesmek."
- silsile
isim Birbirine bağlı, birbiriyle ilgili şeylerin oluşturduğu dizi, sıra"Trende herkes uyuyor, uzun bir öksürük silsilesi ve bazı iniltilerden başka ses yok." - H. E. Adıvar
- sap
isim Bitkinin dal, yaprak, çiçek vb. bölümlerini taşıyan, ağaçlarda odunlaşarak gövde durumunu alan bölüm
- engellemek
-i Bir şeyin gerçekleşmesini veya yapılmasını önlemek"Gelgelelim bu yalnız, bu mutlu ölüm düşünü tek bir şey engellemektedir." - A. Ağaoğlu
- önlemek
-i Bir şeyin olmasına veya yapılmasına engel olmak"Bir yerden kokusu çıkarsa baban vasıtasıyla önlemek isteyecekler." - S. Ali
- koçan
isim Marul, lahana vb. sebzelerde yaprakların çıktığı sert gövde
- aks
isim Dingil
- baş bodoslama
Denizcilik, Omurganın baş tarafından teknenin başını meydana getirmek için yukarı istikamete doğru konulan ağaç parçası.
- akmasını önlemek
- ağaç gövdesi
- ağaç gövdesi, sap, saplak, gövde, pruva, sap benzeri şey, pipo sapı, soy, köken, soy sop, kodak kökleri,
- baş verip gitmek
- geminin baş bodoslaması
- göğüs verip ilerlemek
- harfin yukarı uzantısı
- kadeh ayağı
- kol saati kurgusu
- muz hevengi
- nota kuyruğu
- saplarını koparmak