anlami-nedir.com, nedir, nedemek
Kelime ve Karakter Sayacı

spring

Kelimeler > S ile başlayan kelimeler > spring nedir ?
spring
spring, spring nedir ,spring ne demek
  • göz

    isim, anatomi Görme organı, basar

  • taze

    sıfat Bozulmamış, bayatlamamış olan"Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum." - Y. Z. Ortaç

  • göze

    isim, anatomi, biyoloji Hücre

  • kuyu

    isim Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur"Kahveci Salih eğilmiş, az evvel sarkıttığı gazozları kuyudan çıkarıyordu." - H. Taner

  • ilkbahar

    isim, gök bilimi Kuzey yarım kürede mart, nisan ve mayıs aylarını içine alan, 21 Mart-22 Haziran arası zaman aralığı, bahar, erken bahar, evvel bahar, ilkyaz

  • ilkyaz

    isim, gök bilimi İlkbahar"Pek seyrek bana mektup gönderiyorlar ve ilkyaza kadar burada kalacağım söyleniyor." - M. Ş. Esendal

  • Çeşme

    isim Genellikle yol kenarlarında herkesin yararlanması için yapılan, borularla gelen suyun bir oluktan veya musluktan aktığı, yalaklı su hazinesi veya yapısı, pınar"Çeşmeler yaptırdım sular içmeye / Kavlükarar ettim alıp kaçmaya" - Halk türküsü

  • zemberek

    isim Saatlerin çeşitli parçalarını harekete geçiren bölüm, yay"Vecihe, fazla kurulmuş bir zemberek şiddetiyle boşandı." - R. N. Güntekin

  • başlangıç

    isim Bir iş, bir dönem, bir hayat vb.nin ilk bölümü"Hayatın başlangıcı gibi sonu da bir ninni, masal ve uyku ihtiyacını duyuyor." - A. Ş. Hisar

  • hareket

    isim, fizik Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon

  • atlama

    isim Atlamak işi"Acemiliğimi görünce beni atlamaya, oynatmaya kalktılar." - R. N. Güntekin

  • sıçrama

    isim Sıçramak işi

  • çatlak

    sıfat Çatlamış olan"Çatlak bardak."

  • köken

    isim Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim, neden veya yer, menşe"Yazının kökeni resimdir."

  • neden

    zarf Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılan bir söz; niçin"Biz Şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?" - H. Taner

  • kaynak

    isim Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba, göz"Sonra yavaşça kaynağa doğru eğildi." - Y. K. Karaosmanoğlu

  • Yay

    isim Ok atmaya yarayan, iki ucu arasına kiriş gerilmiş, eğri ağaç veya metal çubuk"Sadağını ve yayını kepenek altında dikkatlice tutuyordu." - N. Atsız

  • bahar

    isim, gök bilimi İlkbahar"Biz çiçeği bahardan bahara görürüz." - T. Buğra

  • bahar

    isim Baharat

  • pınar

    isim Yerden kaynayarak çıkan su, kaynak"En boğucu gününde bu alevden ülkenin / Bir pınar çağlayışı vardı sözünde senin" - F. N. Çamlıbel

  • geri tepme

    isim Merminin atılışı sırasında namlu içinde gazların geriye doğru sıkıştırmasından ileri gelen hareket

  • şafak sökmek

    sabahleyin ortalık aydınlanmaya başlamak

  • menşe

    isim Başlangıç, bir şeyin çıktığı yer, köken, kaynak, sebep"Yeter ki marazın menşesi anlaşılmış olsun." - A. Gündüz

  • sürmek

    -i, -e Yönetip yürütmek, sevk etmek

  • memba

    isim Kaynak, pınar"Siyah gözleri, siyah birer kaynar su membası gibiydi." - H. E. Adıvar

  • fıskiye

    isim Suyu yukarıya doğru, türlü biçimlerde fışkırtan ağızlık, fışkırık"Bu fıskiyenin sularını yıllarca neşeden çağıldar gibi duymuştum." - A. Ş. Hisar

  • sıçramak

    -e Ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya veya ileriye atılmak"Çocuk taştan taşa sıçrayarak gitti."

  • fırlamak

    nsz Hızla, birdenbire bulunduğu yerden çıkmak, ayrılmak"Çalgıcıların oğlu, elinde kenarları zilli kocaman bir tefle ortaya fırladı." - L. Tekin

  • atlamak

    -den Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak"Duvardan atlamak. Hendekten atlamak."

  • belirivermek

    nsz Ansızın belirmek"Göz bebeklerinde o ara beliriveren pırıltıyı, acaba neye yormalı?" - A. İlhan

  • bulak

    isim Kaynak, pınar

  • hoplamak

    nsz Sevinçten, korkudan veya oyun için, bulunduğu yerde havaya doğru fırlamak

  • zıplamak

    nsz Bir yere çarpıp yukarı fırlamak"İhtiyar profesörün elinde tuttuğu silindir, canlı bir mahluk gibi zıpladı." - F. R. Atay

  • doğmak

    nsz Dünyaya gelmek

  • eğilmek

    nsz Bir yana doğru eğik duruma gelmek

  • sıçrayış

    isim Sıçrama işi"Bir sıçrayışta eyerin üzerine oturuverdi." - S. Kocagöz

  • atılım

    isim Atılma işi

  • başlamak

    Görünmek"Kasabanın kenar mahallelerinden sonra bir mezarlık başlardı." - S. F. Abasıyanık

  • bitmek

    nsz Tükenmek"Dün akşam param bitmişti." - S. F. Abasıyanık

  • bükmek

    -i Sertçe çevirmek, kıvırmak"Bu kez onu sürmeden olduğu yerde büküp altına aldı." - S. Birsel

  • bükülmek

    nsz Bükme işine konu olmak, katlanmak"Yerde kenarı bükülmüş bir seccade vardı." - F. R. Atay

  • elastikiyet

    isim Esneklik

  • esneklik

    isim Esnek olma durumu, elastikiyet

  • fırlama

    isim Fırlamak işi

  • fırlatmak

    -i Hızla atmak, bulunduğu yerden dışarı atmak"Kalemi kâğıdı fırlatıp yatağıma koştum." - A. Kabaklı

  • gelmek

    -den, -e, nsz Ulaşmak, varmak"Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş" - B. S. Erdoğan

  • hamle

    isim İleri atılma, atılım, saldırış, savlet"Teşebbüs, hamle, gayret, aksiyon ne demektir, bu gözü dönmüş insanlardan öğrenmek lazım." - N. F. Kısakürek

  • ileri gelmek

    oluşmak, meydana gelmek

  • kaynaklanmak

    -den Kaynak durumunu almak"Gerçek yaşamdan kaynaklandıkları yorumlarla desteklense de bir türlü inandırıcılık kazanamıyorlardı." - T. Uyar

  • neşet etmek

    kaynağını bir yerden almak, doğmak

  • patlatmak

    -i Patlama işine yol açmak

  • sürpriz yapmak

    birini, beklenmedik, şaşırtan, sevindiren veya üzen bir olayla karşılaştırmak"Kocam bugün gazeteci arkadaşlarına bir sürpriz parti vermek istiyor." - B. Felek

  • yaylanma

    isim Yaylanmak işi

  • yükselmek

    nsz Yükseğe çıkmak"Derenin sağ tarafında yükselen tepenin yamaçları daha hafif eğimli, daha genişti." - N. Cumalı

  • zuhur etmek

    ortaya çıkmak, görünmek, belirmek"Meclis azaları meyanından aykırı birtakım prensiplere temayül gösterenler zuhura başlamıştı." - Atatürk

  • çarpılmak

    nsz Çarpma işine konu olmak"Edepsiz herif en şiddetli ceza hangisi ise ona çarpılacaktır." - E. İ. Benice

  • çatlamak

    nsz Parçaları ayrılıp dağılmayacak bir biçimde yarılmak"Eğer çay doldururken bardak çatlarsa, üzerlerinde nazar olduğuna hükmeder, gidip bir koşu ateşte tuz çevirirdi." - E. Şafak

  • çatlatmak

    -i Çatlak duruma getirmek"Elindeki ustura ile çatlatacağı bu canlı yemişe baktı." - Ö. Seyfettin

  • çıkmak

    -den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay

  • [2] suyun topraktan kaynadığı yer
  • ortaya çıkıvermek
  • tüngümek
  • atılış fırlayış
  • birden yapmak
  • birdenbire meydana çıkarmak
  • büküp yerine yerleştirmek
  • hâsıl olmak
  • ileri atılmak
  • ilkbahar bahar
  • kaynak pınar
  • kemer halinde çıkmak
  • yayı boşalmak
  • zorlayıp sakatlamak
  • üstünden atlamak
Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş

Yeni Bir Kelime Öğren?

  • raporlamak
  • anons
  • dedikodu
  • beşaret
  • duyurum
  • tanıdık
  • duyurulma
  • ahbaplık
  • yazanak
  • yazışmak

anlami-nedir.com'u Türkçe dil araçları sunan bir sözlüktür, yakın zamanda sadece anlamlar değil türkçe ingilizce sözlük, akademik aramalar ve birçok edebi araç ile karşınıza çıkacaktır.

anlami-nedir.com içeriklerini öncelikle TDK'dan sonra ise editörlerin kontrolünden geçirerek sizlere sunmaktadır, eğer bir hatalı kısım gördüyseniz lütfen iletişim'e geçiniz

Sizde Türkçemize katkıda bulunmak ve bilinmiyenleri aktarmak isterseniz editör olup paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yunus Emre : "Biriktirdiğin değil, paylaştığın senindir"

Takip edin

Sitemap Yasal Konular İletişim Hakkında İndeksler Son Eklenenler Kelime Sayacı