- uç
isim Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası"Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu." - A. Gündüz
- burun
isim, anatomi Alınla üst dudak arasında bulunan, çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı
- ağız
isim, anatomi Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ
- ağız
isim Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü
- lüle
isim Bükülmüş, dürülmüş şey"Bir lüle kaymak."
- emzik
isim Süt çocuklarını oyalamak için ağızlarına verilen kauçuk meme"Parkta daldılar dedikoduya / Dün kaldıkları yerden devam ettiler / Yavrular da birbirlerine / Emziklerini ikram ettiler" - A. N. Asya
- gaga
isim Genellikle kuşlarda ağzın bir uzantısı durumunda olan, biçim ve büyüklüğü değişik, boynuz yapısında, katı ve çıkıntılı organ"Kuşların boyu ağacın boyuyla hemen hemen aynıydı, gagaları üst dallara değiyordu." - A. Ağaoğlu
- meme
isim, anatomi Yavrularını emzirmek için, memelilerin göğsünde türlü biçim ve sayıda bulunan, meme başı denilen çıkıntıları olan organ, bicik, emcek, emcik
- su basmak
bir şey veya yer sular altında kalmak, her yanı suyla dolmak
- parçalamak
-i Parçalara ayırmak, bütünlüğünü bozmak, parça parça etmek"Biraz iyi bakınca gördüm ki kuş, yılanı parçalayıp yiyor." - M. Ş. Esendal
- musluk
isim Takıldığı boru veya kabın içindeki akışkanı, istenildiğinde akıtabilecek bir düzende yapılmış açılır kapanır alet"Ben suratımı buruşturdukça, bir yaz öğlesinde yarı açık kalmış bir musluktan akarak ak mermer bir yalakta şarkı söyleyen serin bir su gibi gülsün o!" - N. Hikmet
- feveran etmek
birdenbire öfkelenmek, köpürmek, parlamak
- fışkırma
isim Fışkırmak işi
- fışkırtmak
-i Fışkırmasını sağlamak
- sel basmak
- mahvolmuş
- rehine koymak
- kuvvetle dışarıya atmak
- fışkırtmak, fışkırmak, püskürmek, heyecanla okumak/konuşmak, içinden su, /vb.akan ağız, burun, uç, /vb.emzik, meme, musluk, oluk ağzı, fıskiye
- heyecanla okumak: fışkırmak
- içinden sıvı akan ağız veya uç
- kasırganın denizden kaldırdığı su sütunu
- mahvolmuş.