- dolu
isim Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, türlü irilikte, yuvarlak veya düzensiz biçimli buz parçaları durumunda yere hızla düşen bir yağış türü"Dolu ekinlerini vurmuşsa bir yıl aç demekti." - T. Buğra
- dolu
sıfat İçi boş olmayan, dolmuş, meşbu, pür, boş karşıtı"Su ile dolu bir şişe."
- birdenbire
zarf Ansızın"Bu kelime, birdenbire insana şöyle bir irkilme verir." - N. F. Kısakürek
- aşı
isim, kimya Birtakım hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen, o hastalığın mikrobuyla hazırlanmış eriyik
- top
isim Birçok spor oyununda kullanılan, türlü büyüklükte, genellikle kauçuktan yapılmış yuvarlak nesne"Havası boşalmış bir futbol topu..." - A. Gündüz
- iğne
isim Dikiş dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geçecek deliği bulunan çelik araç
- atış
isim Atma işi
- ateş
isim Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
- vuruş
isim Vurma işi"Bazen kalbinin hafif ve sık çarpıntıları arasında ansızın tokmak gibi vuruşlar var." - P. Safa
- süt
isim Kadınların ve memeli dişi hayvanların yavrularını besledikleri, memelerinden gelen, besin değeri yüksek beyaz sıvı
- şans
isim Mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni olan güç, baht, talih, felek"Bir hafta içinde kayıplar ve kazanmalarla şansım değişti." - R. H. Karay
- kafası dumanlı
sıfat Sarhoş
- mermi
isim Ateşli silahlarla atılan patlayıcı ve delici madde, kurşun"Tarlalara gömülmüş büyük gemi mermilerini, yattıkları yerlerden çıkararak tetkik ettik" - H. S. Tanrıöver
- teşebbüs
isim Girişim, girişme
- ateş etmek
ateşli silahlarla mermi atmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
- filiz
isim Tohumdan veya tomurcuktan çıkan körpe ve küçük dal, sürgün, ışkın, eşkin (II), cımbar, çıvgın, şıvgın"Yeşil çeltik filizleri bir parmak uzunluktaydı." - Y. Kemal
- filiz
isim, jeoloji Ocaktan çıkarılan işlenmemiş, başka maddelerle karışık hâlde bulunan, ham maden birleşiği"Demir filizi. Bakır filizi."
- fotoğraf
isim Çeşitli araç ve malzeme kullanarak görüntüyü özel bir yüzey üzerinde sabitleme
- yorgun
sıfat Çalışma vb. sebeplerle beden veya zihin etkinliği yavaşlayan, yorulmuş olan, bitap"Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş" - B. S. Erdoğan
- sürgün
isim Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir yerde oturtulan kimse"Sürgünü yalnız memleket hasreti yıkmaz, yıkması için bu hasrete utandırıcı bir gönül yarası karışmalıdır." - R. H. Karay
- gülle
isim Eskiden som taş veya demirden, yuvarlak bir biçimde yapılırken, günümüzde çelikten silindir biçiminde, bir ucu sivri olarak yapılan top mermisi"Atılan gülle ve lağımlardan kale duvarlarında geniş menfezler açıldı." - O. S. Orhon
- resim
isim Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri"Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı." - T. Buğra
- miktar
isim Bir şeyin ölçülebilen, sayılabilen veya azalıp çoğalabilen durumu, nicelik
- saçma
isim Saçmak işi
- vurmak
-e Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak"Masaya vurmak. Birinin başına vurmak."
- atım
isim Atma işi"Kimi yayı öptü, kimi fırlattı / En er kemankeşe yetti üç atım" - Y. K. Beyatlı
- çekmek
-i, -e Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek"Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." - R. N. Güntekin
- yanardöner
sıfat Kıpırdadıkça çeşitli renklerde parlayan (kumaş, deri vb.), janjan"Üzerinde yanardöner lacivert takım, renk zengini kravat." - A. İlhan
- tahmin
isim Yaklaşık olarak değerlendirme, oranlama
- erim
isim Bir şeyin erebileceği uzaklık, menzil"El erimi. Göz erimi."
- aşınmak
nsz Birbirine sürtünerek incelmek
- şırınga
isim Havayı, sıvıları emmeye veya itmeye yarayan alet
- nişancı
sıfat Attığı kurşun, taş vb. ile hedefi vurmakta ustalık kazanmış olan
- mahvolmuş
- kurşun menzili
- tüfek saçması
- atış gülle
- bilyeye vuruş
- darmadağın olmuş
- darmadağın olmuş.
- gülle veya saçma ile doldurmak. shot metal saçma imalinde kullanılan madde. shot tower saçma imal olunan kule. a long shot güç bir işe teşebbüs etme. a shot in the arm heveslendirme
- hızla. not by a long shot hiç
- katiyen. parting shot ayrılırken söylenen çileden çıkartıcı söz. take a shot in the dark kafadan atmak.
- kullanılmaz hale gelmiş. shot to pieces tamamen bozulmuş
- top veya tüfek atma
- şanjan