-
ateş hattı : isim, askerlik Savaşta en ilerideki birliklerin ellerindeki silahlarla ateş açabilecekleri hat"Bu kayık ateş hattımızın önüne gelir gelmez bir kumanda ile hep beraber şiddetli bir ateş açtık." - F. R. Atay
-
fındık ateşi : isim Nargilede tütünün üstüne ortalamasına konulan yuvarlak, küçük, yanar kömürler
-
ateş parçası : sıfat Çok canlı, hareketli, becerikli, çalışkan
-
ateş çiçeği : isim, bitki bilimi Ballıbabagillerden, ateş kırmızısı renginde çiçekler açan bir süs bitkisi (Salvia splendens)
-
ateş kırmızısı : isim Yanan ateşin rengi
-
ateş küre : isim, jeoloji Erimiş hâlde olduğu sanılan yer çekirdeği, pirosfer
-
ateş gecesi : isim Hristiyanlarda 24 Haziran'a rastlayan Yahya Yortusu'nun, meydanlarda ateş yakılıp bu ateşin üstünden atlanarak ve çevresinde oynanarak kutlanan bir önceki gecesi
-
ateş böceği : isim, hayvan bilimi Kın kanatlılardan, karanlıkta ışıldama özelliği olan böcek, yıldız böceği, yıldız kurdu (Lampyris noctiluca)"Bir daldan hızla geçip gitti bir kuş kanadı / Sessizlik bir tüy gibi bir dakika sallandı / Pırıldadı bir ateş böceği sarmaşıkt
-
ateş balığı : isim, hayvan bilimi Sardalya
-
batarya ateşi : isim, askerlik Bir bataryada bulunan topların hep birden ateş düzenine geçmesi
-
ateşkes : isim, askerlik Savaşan iki kuvvetin karşılıklı olarak savaşı durdurması, bırakışma, mütareke
-
ateş düşürücü : isim, tıp (***) Yükselen vücut ısısının düşürülmesini sağlayan ilaç
-
ateş gemisi : isim, tarih Eski çağlarda düşman gemilerini yakmak için özel bir biçimde yapılmış, içi yakıcı maddelerle dolu gemi
-
ateş kayığı : isim Ateş balığı avlamak için kullanılan ve içinde ateş yakılan kayık
-
ateş pahası : sıfat Çok pahalı"Pahalılaşıyor ortalık kızım. Her şey ateş pahası." - N. Hikmet
-
ateş tuğlası : isim Ocak, soba vb. yerlerde kullanılan, ateşe dayanıklı tuğla
-
ateşten gömlek : isim Acı, üzüntü veren, dayanılmaz, sıkıntılı durum"Biçilmiş kaftan galiba bana ateşten gömlek olacak." - R. N. Güntekin
-
alabanda ateş : ünlem Geminin bir yanında bulunan toplarla derhâl ateş edilmesi komutu
-
çapraz ateş : isim Karşılıklı yönlerden silahla saldırma
-
bar ateşi : isim, askerlik Baraj ateşi
-
baraj ateşi : isim, askerlik Bataryanın yoğun yaylım ateşi, bar ateşi
-
imha ateşi : isim, askerlik Bir savaşta düşman ordusunu yok etmek amacıyla karadan, havadan ve denizden açılan ateş
-
Rum ateşi : isim Denizde veya karadaki savaşlarda Bizanslılarca kullanılan ve suda sönmeyen ateş, grejuva
-
taciz ateşi : isim Hasmı tedirgin etmek için silahla açılan ateş
-
yaylım ateşi : isim Birden çok ateşli silahın aynı zamanda ateş etmesi"Sofrada sana karşı epeyce şiddetli bir yaylım ateşinin açılışına şahit oldum." - Y. K. Karaosmanoğlu
-
ateş! : askerlik ateş etmek için verilen komut"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş açmak : ateşli silahla mermi atmaya başlamak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş almak : yanmak, tutuşmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş almaya mı geldin? : uğradığı yerden hemen gitmeye kalkan kimseye sitem olarak söylenen bir söz"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş bacayı (veya saçağı) sarmak : bir olay, önüne geçilemez, tehlikeli bir durum almak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş çıkmak : yangın çıkmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş demekle ağız yanmaz : "kişi, zararlı bir eylemin sözünü etmekle kendisini zarara sokmuş olmaz" anlamında kullanılan bir söz"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş düştüğü yeri yakar : "bir acıyı onu çekenden başkası tam anlayamaz veya aynı ölçüde üzülemez" anlamında kullanılan bir söz"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş etmek : ateşli silahlarla mermi atmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş gibi : çok sıcak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş gibi kesilmek : beklenmedik bir olay karşısında öfke sonucu kanı beynine sıçramak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş gibi yanmak : ateşi yükselmek"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş kesilmek : çok kızgın davranışlarda bulunmak, ateş püskürmek"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş kesmek : ateşli silahlarla yapılan atışa son vermek"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş olmayan yerden duman çıkmaz : küçük de olsa birtakım belirtilerin önemli olaylara işaret olduğunu anlatan bir söz"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş olsa cirmi kadar yer yakar : hasmın pek önemsenmediğini anlatan bir söz"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş püskürmek : çok öfkeli olmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş saçmak : çok kızmak, çok öfkelenmek"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş vermek : tutuşturmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateş yağdırmak : ateşli silahlarla aralıksız mermi atmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateşe tutmak : az ısıtmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateşe vermek : -i ateş içine sokmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateşe vurmak : bir yemeği pişmek üzere ocağa koymak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateşe vursa duman vermez : pek cimri olanlar için söylenen bir söz"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateşi başına vurmak : çok öfkelenmek, sinirlenmek, coşmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateşi çıkmak (veya yükselmek) : hasta vücut ısısı olağandan çok artmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateşi düşmek : hastanın ateşi geçmek veya azalmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateşi uyandırmak : sönmek üzere olan ateşi canlandırmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateşine yanmak : bir kimse yüzünden zarara uğramak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateşini almak : yüksek vücut ısısını düşürmek"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateşle barut bir yerde durmaz : "kızla erkeğin baş başa yalnız kalmaları kötü sonuçlar doğurabilir" anlamında kullanılan bir söz"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateşle oynamak : pek tehlikeli bir işle uğraşmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
-
ateşler içinde yanmak : hasta çok ateşli bir durumda olmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver