- biraz
sıfat Bir parça, azıcık"Biraz yağmur yağdı mı Beyoğlu'nun yaya kaldırımlarında yürüyebilirsen yürü." - F. R. Atay
- birdenbire
zarf Ansızın"Bu kelime, birdenbire insana şöyle bir irkilme verir." - N. F. Kısakürek
- kısa
sıfat Boyu, uzunluğu az olan, uzun karşıtı"Kısa boylu Japon cinsi bile sporla üç parmak uzadı." - A. Haşim
- Az
sıfat Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı"Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu." - B. R. Eyuboğlu
- eksik
sıfat Bir bölümü olmayan, noksan, natamam"Bu kitap eksik, baş tarafı yok."
- sert
sıfat Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı"Sert tahta."
- küçük
sıfat Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, mikro, büyük karşıtı"Duvar, çeşitli küçük kâğıtlara basılmış resimlerle kaplıydı." - A. Kutlu
- alçak
sıfat Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı"Kaşlarını çatarak bakakaldı dairenin alçak balkonuna." - E. Şafak
- kıt
sıfat İhtiyaca yetmeyecek kadar az, bol karşıtı"O devirde bizim gibi henüz askere gitmemiş şoförler çok kıttı." - A. Gündüz
- kısa devre
isim, fizik Aralarında potansiyel farkı bulunan iki nokta, direnci çok küçük olan bir iletkenle birleştirildiğinde oluşan elektrik olayı
- birden
zarf Bir defada
- kontak
isim Karşıt elektrik taşıyan iki maddenin birbirine dokunması, temas
- kısa vadeli
sıfat Süresi az olan"Kısa vadeli hiçbir ödünç alma imkânı yoktu." - F. R. Atay
- nakış
isim Genellikle kumaş üzerine renkli iplikler veya sırma ve sim kullanarak elle, makineyle yapılan işleme, el işi, ince iş"Kilimi kilim yapan özelliklerden biri de nakış aralarındaki boşlukların düzenidir." - B. R. Eyuboğlu
- bodur
sıfat Enine göre boyu kısa ve tıknaz"Bir av arıyormuş gibi tereddütlü adımlarla bodur böğürtlen dallarını hışırdatarak şoseye indi." - Ö. Seyfettin
- kırıntı
isim Bir şeyden ayrılan küçük parça"Beyaz etekliğindeki ekmek kırıntılarını kuşlara serper." - S. F. Abasıyanık
- eksiklik
isim Eksik olma durumu, eksik olan miktar, noksan, nakisa, fıkdan"Hayatımızda bozukluğunu, yokluğunu içlerimiz burkularak duyduğumuz ne vardır ki millî şuur eksikliğinden gelmesin?" - O. S. Orhon
- gevrek
sıfat Kolayca kırılıp ufalanan"Bazı taşlar çok gevrek olur."
- aniden
zarf Ansızın"Sonra aniden, görünmeyen biri tarafından azarlanmışçasına susuverdi sıkıntıyla." - E. Şafak
- kabaca
sıfat İrice, büyükçe
- noksanlık
isim Noksan olma durumu, eksiklik"Oysa onlar bu noksanlığın farkında bile değillerdi." - E. Şafak
- yetersiz
sıfat Gerekli bilgi ve yeteneği olmayan, yeterliği olmayan, kifayetsiz, ehliyetsiz
- dar
sıfat İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı"Bütün gece eski kentin dar sokaklarında dolaştım." - A. Ağaoğlu
- bücür
sıfat Ufak tefek ve kısa boylu (kimse)"Bu bücürü yeni tıkıldığı karakolun birinden ben çıkarttım." - N. Hikmet
- kısacası
zarf Kısa söylemek gerekirse, sözün kısası, elhasıl, velhasıl, hasılıkelam"Bir kimse, doktor, avukat, yargıç, kunduracı, kısacası ne iş görürse görsün, gerekli sanat eğitiminden yoksunsa gördüğü işin önemini kavrayamaz." - N. Cumalı
- şort
isim Paçaları dizlerin yukarısında olan kısa pantolon"Kardeşimin sırtında kadife tulumu yerine askılı, eski, soluk, paçaları dizlerine kadar inen şortu var." - A. Ağaoğlu
- kısa pantolon
Boks, Boks için oyuncuların giydikleri, beli geniş lastikli, kemerli, boyu kalça kemiği ile diz kapağı ortasından daha kısa olmayan pantolon.
- kısaca
sıfat Oldukça kısa, biraz kısa"Kısaca boylu esmer oğlan koştu." - Y. Atılgan
- miyop
sıfat, tıp (***) Nesnelerin görüntüleri ağ tabakanın ön tarafında kaldığı için uzağı iyi göremeyen (göz)"Saffet ... miyop gözlerinin en sevimli gülümseyişiyle yanımıza geldi." - H. E. Adıvar
- Turizm ve Otelcilik, Otel kapasitesinin yetersiz kalmasıdır.
- kısa boylu
- ulaşamamak
- kısa süreli
- kısa, kısa boylu, kısa süren, parasız, yeterli parası olmayan, az, kıt, yetersiz, aniden, gafleten, kısa devre, kontak,
- düşük kaliteli mal
- ihtiyacı karşılamayan
- iyi pişmiş
- kâfi gelmemek
- kısa film
- kısa şey
- muhtasar olarak
- satılırken elde bulunmayan
- tersçe
- uzun sözun kısası
- yetersiz olmak
- yetişmemek
- yetmeyiş
- çabuk kırılan
- çok yağIı