- birkaç
sıfat Çok olmayan, az sayıda, az"Kıyıda kapıları, kepenkleri kapalı, birkaç ev ve depo sıralanıyordu." - Halikarnas Balıkçısı
- başka
sıfat Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge"Başka bir şeyi daha aklıma iyice sokuyordum." - A. Kutlu
- tek
sıfat Eşi olmayan, biricik, yegâne"Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir." - Y. Z. Ortaç
- tek
sıfat Sessiz, hareketsiz, uslu
- birçok
sıfat Oldukça çok, sayısı belirsiz, bir hayli, müteaddit"Bir insan için güzel olanın, daha birçok insan için de güzel olması pek muhtemeldir." - N. Ataç
- kendi
zamir İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, zat"Ankara Palas'ta kendisine dörtte üç oranında indirim yapılırdı." - Ç. Altan
- kimi
zamir Birtakımı, bazısı, kimisi"Kimi duvarlarına renkli taşlar kaktı. Kimi bahçesine ağaç dikti." - L. Tekin
- özlük
isim Bir şeyin durumu, mahiyet
- ayrı
sıfat Başka, başka türlü"Sonraları herkes kondusuna ayrı bir işaret koydu." - L. Tekin
- ayrı ayrı
sıfat Birbirinden ayrı olan, değişik"Çıkardıkları metal kutuları, gazeteleri ve cam şişeleri ayrı ayrı çuvallara doldurup götürüyorlar." - E. Şafak
- değişik
sıfat Değiştirilmiş, muaddel"Yasanın değişik onuncu maddesi gereğince..."
- farklı
sıfat Farkı olan, aralarında fark bulunan, değişik, ayrımlı"En dipte ikişer ayak merdivenle çıkılan ayrı iki odada farklı aileler otururlardı." - A. Kutlu
- münferit
sıfat Tek, ayrı, kendi başına olan"Ama bu münferit hayranlıklar aldatmamalı bizi." - C. Meriç
- bazı
sıfat Birtakım, kimi"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - E. B. Koryürek
- çeşitli
sıfat Çeşidi çok olan, türlü, mütenevvi"Duvar, çeşitli küçük kâğıtlara basılmış resimlerle kaplıydı." - A. Kutlu
- muhtelif
sıfat Çeşit çeşit, çeşitli"Bu bulut, gece düşen şahabın, yanarak bıraktığı muhtelif renkli bir dumandı." - H. S. Tanrıöver
- birkaç, ayrı ayrı, farklı, kendi, bir kaçı, kimi, bazısı
- tek tek