-
dörttek : isim, spor Kürek yarışlarında sancak ve iskelesinde ikişer tek küreği olan tekne
-
tek liste : isim Seçimde muhalefeti olmayan liste
-
tek yürek : zarf Hep birlikte
-
tek kişilik : sıfat Tek kişinin kullanabileceği, tek kişiye göre, tek kişi için olan
-
tek seçici : isim Herhangi bir seçimde tek yetkili olan kimse
-
ikitek : isim, spor Kürek yarışlarında sancak ve iskelesinde ayrı ayrı oturaklarda ve sadece birer küreği olan tekne
-
iki tek : "İçki içmek" anlamına gelen iki tek atmak veya iki tek içmek deyimlerinde geçer"El âlem huzurunda fütur etmeden akıllarına estiği zaman gelir, iki tek atarlar." - S. F. Abasıyanık
-
tek hücreli : sıfat, biyoloji, hayvan bilimi Bir hücreli
-
tek örnek : sıfat Tekdüze
-
tektaş : sıfat Sadece bir pırlantası veya elması olan (yüzük, küpe)"Pırlanta gerdanlığı da tektaş küpesi de zümrüt yüzüğü de kendinin olsun!" - S. M. Alus
-
tek sayı : isim, matematik 1, 3, 5, 7, 9 gibi kesirsiz olarak 2'ye bölünemeyen sayılar
-
tek sesli : sıfat, müzik Benzer seslerin kullanılmasıyla yapılan (müzik vb.)
-
tek bilek : zarf Hep birlikte
-
tekbenci : sıfat Tekbencilik yanlısı olan
-
tekdüze : sıfat Değişmeksizin, düzenli, aynı biçimde tekrarlanan, sürüp giden, tek örnek, muttarit, yeknesak, monoton"Yazıcı, tekdüze bir sesle çabuk çabuk okuyordu." - Y. Atılgan
-
tekgövde : sıfat Parçalara ayrılmayan, bütün olarak bulunan, monoblok
-
sekiztek : isim, spor Kürek yarışlarında sancak ve iskelesinde dörder küreği olan tekne
-
tek adam : isim Teklik özelliğini gösteren kimse
-
tek anlamlı : sıfat, dil bilimi Tek anlamı olan (kelime veya kavram)
-
tek başına : zarf Kendi kendine, yalnız olarak, münferiden"Kimse yüz vermezse tek başına oturur, hayırsever bir tanıdık beklerdi." - Ç. Altan
-
tek biçim : sıfat Standart
-
tek çekirdekli : sıfat, biyoloji Yalnız bir çekirdeği olan (hücre)
-
tek çenekli : sıfat, bitki bilimi Tek çeneği olan
-
tek delikliler : isim, hayvan bilimi Kuşlar gibi yumurtlayarak üreyen, dışkılığı olan memeliler takımı
-
tek erkçi : sıfat, toplum bilimi Monarşist
-
tek erklik : isim, toplum bilimi Monarşi
-
tek eşli : sıfat Eşi bir tek olan, tek evli, monogam
-
tek evli : sıfat Tek eşli
-
tek fazlı : sıfat Bir fazı bulunan (elektrik sistemi)
-
tek heceli dil : isim, dil bilgisi Çince ve Tibetçe gibi kelimeleri tek heceden oluşan dil
-
tek parmaklılar : isim, hayvan bilimi Memeliler sınıfının otçul, geviş getirmeyen, beş parmaklı fil, üç parmaklı gergedan, tapir veya bir parmaklı toynaklıları içine alan alt takımı, tek tırnaklılar
-
tek partili : sıfat Tek partiye dayanan (siyasi hayat)
-
tek pas : isim, spor Oyuncunun kendisine gelen topu bekletmeden en uygun durumda olan arkadaşına vererek karşı takımın oyun kurmasını engellediği pas
-
tek renkli : sıfat Tek rengi olan
-
tek tabanca : isim Tek başına hareket eden kimse
-
tek tanrıcı : sıfat, toplum bilimi Tek tanrıcılığa inanan, monoteist
-
tek tanrılı : sıfat İnandığı tek bir tanrı olan"Tek tanrılı dinler."
-
tek taraflı : sıfat Bir yanı, tarafı olan
-
tek tırnak işareti : isim, dil bilgisi Çift tırnak içinde verilen bir alıntıda yer alan bir başka sözü belirlemek için kullanılan noktalama işaretinin adı ('... ')
-
tek tırnaklılar : isim, hayvan bilimi Tek parmaklılar
-
tek tük : sıfat Az, seyrek"Tek tük ışıklar pırıldamaya başlamıştır." - E. M. Karakurt
-
tek vücut : zarf Hep birlikte
-
tek yanlı : sıfat Tek taraflı"Tek yanlı düşünme gerçekleri görmeye engeldir."
-
tek yön : isim Araçlara gitmeleri için sadece bir istikamette izin verilen yol
-
teker teker : zarf Birer birer, ayrı ayrı"Davarları teker teker sattım." - Halikarnas Balıkçısı
-
teke tek : zarf Bire karşı bir, yeke yek"Teke tek dövüşmek."
-
tek dalmak : spor güreşte karşı güreşçinin tek bacağını kapmak"Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir." - Y. Z. Ortaç
-
tek elden : bir kimsenin, bir yerin veya bir merkezin yönetiminde olarak"Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir." - Y. Z. Ortaç
-
tek geçmek : sadece onunla ilgilenmek, sadece ona önem vermek"Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir." - Y. Z. Ortaç
-
tek kale oynamak : futbolda rakibi kendi sahasına sıkıştırıp sürekli hücum etmek"Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir." - Y. Z. Ortaç
-
tek kürekle mehtaba çıkmak : eksik hazırlıkla bir işe kalkışmak"Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir." - Y. Z. Ortaç
-
tek sıra olmak : sıraya girmek, sıralanmak"Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir." - Y. Z. Ortaç