- yirmi
isim On dokuzdan sonra gelen sayının adı
- sayı
isim, matematik Sayma, ölçme, tartma vb. işlerin sonunda bulunan birimlerin kaç olduğunu bildiren söz, adet"Bir, beş, yüz, birer sayıdır."
- hesap
isim Aritmetik
- durum
isim Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon"Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı." - R. N. Güntekin
- çizgi
isim Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz, çizi, hat, tahril"Bu kâğıda üç çizgi çekti." - Ö. Seyfettin
- sıyrık
isim Çarpma veya vurma sonucunda vücutta hafifçe kazınmış, zedelenmiş, soyulmuş, kanamış yer
- neden
zarf Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılan bir söz; niçin"Biz Şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?" - H. Taner
- sebep
isim Bir şeyin olmasına veya belli bir hâlde bulunmasına yol açan şey"Her medeniyet çöküş sebeplerini kendi içinde taşır." - C. Meriç
- işaret
isim Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im"Noktalama işaretleri."
- elde etmek
bir şeye sahip olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- not
isim Bir şeyi hatırlamak için yazılan kısa yazı"Kitaplardan birinin kenarına bir not yazmışsın." - R. N. Güntekin
- sonuç
isim Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice
- tadına bakmak
ağzına alıp tadını denemek, test etmek
- fatura
isim, ticaret Satılan bir malın cinsini, miktarını ve fiyatını bildirmek için satıcının alıcıya verdiği hesap pusulası"Camın arkasında oturmuş, ha babam fatura damgalayıp para üstü veriyor." - E. Şafak
- almak
-i Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- çentik
isim Bir şeyin kenarından kesilerek veya kırılarak açılan küçük kertik, tırtık"Bıçağın ağzında çentik var."
- çentmek
-i Bir şeyin kenarında kertik açmak
- çizik
isim Çizgi
- kazanmak
-i Kazanç sağlamak"Bu beş lirayı bitirmeden ben para kazanmalıyım." - P. Safa
- atmak
-i, -e Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak"Taşı suya atmak."
- değerlendirmek
-i Bir şeyi yerinde ve yararlı bir yolda kullanmak
- hesaplaşmak
nsz, -le Birbirindeki alacakla vereceğin hesabını yapmak
- hınç
isim Öç alma duygusu ile dolu öfke, kin, gayz"Kendisini bırakıp gittiğimden dolayı uğradığı ihanetin hıncı ile pek kolay affetmeyecekti." - R. H. Karay
- puan
isim, spor Çeşitli sporlarda kullanılan ölçüsü ve değeri değişken birim
- algılamak
-i Bir olayı veya bir nesnenin varlığını duyu organlarıyla kavramak, idrak etmek"Kokuyu daha iyi algılamak için burnumu iyice gömüyorum yastığa." - A. Ümit
- işaretlemek
-i Bir şeye işaret koymak, bir şeyi işaretle belirtmek"Gazetesini muhtelif renkli kalemlerle işaretlermiş ve itinayla saklarmış." - A. Ş. Hisar
- nota
isim, müzik Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret"Saz sesleri bazen aynı notaları, ruhumuza mıhlanmak istenen bir altın çiviye vurulan darbeler gibi tekrar ederdi." - A. Ş. Hisar
- çizmek
-i Çizgi çekmek
- Golf, Topla oynanmış vuruşların toplam sayısıdır. Skor kartlarının üzerine yazılır.
- çok miktar
- puan kazanmak
- başarı kazanmak
- kertik açmak
- partitur
- puan saymak
- sayı kazanmak
- sayı yapma
- yirmi sayısı
- çetele kertiği
- çetele tutmak
- seks yapmak
- sikişmek
- çizgi, kertik, çentik, işaret, sıyrık, sayı, puan, skor, neden, sebep, hınç, hesap, kuyruk acısı, partisyon, hesap, günün olayları, aktüalite, yirmi sayısı,
- bir çalgı için düzenleme veya uyarlama yapmak
- birçok insan. scores of years senelerdir
- o konuda. pay off old scores eski hesapları temizlemek
- oyunda her iki tarafın kay dettiği sayı veya puan
- partitur yazmak
- çetele kertiği ile tutulan hesap
- şiddetle eleştirmek