-
cari hesap : isim, ticaret İki taraf arasında sürüp giden alacak verecek işlemlerinin tutulan hesabı
-
hesap günü : isim, din b. (***) Kıyamet
-
hesap kitap : zarf Hesap yaparak, düşünüp taşındıktan sonra"Hesap kitap, müfettiş derken Aslan'ı kafese tıkmışlar." - M. Ş. Esendal
-
parmak hesabı : isim Parmaklar kullanılarak yapılan hesap
-
hesap belgesi : isim, ekonomi Bankalarda çekilen veya yatırılan para karşılığında verilen belge, dekont
-
hesap cetveli : isim, matematik Sayılar arasında birçok işlemin sonucunu kolayca bulmaya yarayan, iç içe yerleştirilmiş ve biri diğerinin üzerinde kayan iki parçadan oluşan cetvel
-
hesap cüzdanı : isim Bir bankada hesabı olanların yatırdığı veya çektiği paralarının yazılmasına yarayan defter
-
hesap işi : isim Bir tür el işlemesi"Onun namaz bezlerindeki mahareti yalnız hesap işlerinden ibaret değildi." - H. Z. Uşaklıgil
-
hesap kamarası : isim, denizcilik Geminin seyri, denetlenmesi, haritaların kullanılması ile ilgili her türlü hesabın ve çalışmanın yapıldığı, köprü üstü arkasında yer alan oda
-
hesap makinesi : isim Birçok sayısal işlemi yapmaya yarayan araç"Nitekim çocuklarımın bile kullandıkları hesap makineleri, bunların küçük modelleridir." - B. Felek
-
hesap özeti : isim, ticaret Hesap sahiplerinin hesabına yatan ve söz konusu hesaptan çekilen miktarların dökümünü gösteren cetvel, ekstre
-
hesap pusulası : isim Hesap
-
hesap uzmanı : isim Vergi yükümlülerinin dosyalarını incelemekle görevli Maliye Bakanlığına bağlı yetkili
-
diferansiyel hesap : isim, matematik Değişkenlerin sonsuz küçük farklarındaki artma değerlerini bulmaya yarayan hesap
-
ortak hesap : isim Birden fazla kişi veya kuruluşun kullandığı banka hesabı
-
şifreli hesap : isim Gizli hesap
-
toparlak hesap : isim Yuvarlak hesap
-
vadeli hesap : isim Belirli bir süre için açılmış banka hesabı, vadeli mevduat
-
vadesiz hesap : isim Süresi belirlenmemiş, paranın istenildiği zaman çekilebilmesine imkân tanıyan banka hesabı, vadesiz mevduat
-
yuvarlak hesap : isim, matematik Yaklaşık olarak bir bütün sayıya tamamlanabilen hesap, toparlak hesap
-
çömlek hesabı : isim Basit ve güvenilmez hesap
-
ebcet hesabı : isim, edebiyat Ebcet düzeninden yararlanarak bir kelimeyi rakama çevirme
-
ihtimaliyet hesabı : isim, matematik Olasılık hesabı
-
ihtimaller hesabı : isim, matematik Olasılık hesabı
-
olasılık hesabı : isim, matematik Bir olayın gerçekleşme ihtimalinin yüzdesini bulmaya yarayan kuralları inceleyen matematik dalı, ihtimaliyet hesabı, ihtimaller hesabı
-
zihin hesabı : isim Matematik işlemlerinin doğrudan doğruya akıldan yapıldığı hesap
-
integral hesapları : isim, matematik Sonsuz integrallerin bulunması ve onların uygulanması ile ilgili yöntemleri kullanan matematik dalı
-
hesap açmak : gereğinde çekilmek üzere bankaya yatırılan para için işlem yapmak
-
hesap çıkarmak : alacakla vereceği kâğıt üzerinde karşılaştırmak
-
hesap etmek : bir işin kazancıyla giderini karşılaştırarak bir sonuca varmak
-
hesap görmek : alacakla vereceği karşılaştırıp ödeşmek
-
hesap kesmek : ilişiğini kesmek
-
hesap sormak : bir konuda açıklama ve savunma istemek, sorumlu tutmak
-
hesap tutmak : alışverişle ilgili sayıları bir yere yazmak
-
hesap (veya hesabını) vermek : bir işin sorumluluğunu yüklenmek
-
hesaba almak : göz önünde bulundurmak
-
hesaba almamak (veya katmamak) : önem vermemek
-
hesaba çekmek : bir kişiden, bir kuruldan yaptığı işler için açıklama ve savunma istemek
-
hesaba dökmek : sayıyla ilgili bir konuyu açıklığa kavuşturmak için kâğıt üzerinde hesaplamak
-
hesaba gelmez : sayılamayacak kadar çok
-
hesaba katmak : dikkate almak, göz önünde bulundurmak
-
hesaba katılmamak : göz önüne alınmamak
-
hesabı kapamak : alacak verecek bırakmamak
-
hesabı kapatmak : her türlü ilişkiyi bitirmek, sona erdirmek
-
hesabı temizlemek : borcunu ödemek
-
hesabı yok : sayılamayacak kadar çok, sayısız
-
hesabını almak : bir iş sonunda hakkını almak
-
hesabını bilmek : tutumlu olmak
-
hesabını bilmeyen kasap, ne satır bırakır ne masat : "hesabını bilmeyen kişi elinde, avucunda bulunan işe yarar şeyleri de ziyan eder" anlamında kullanılan bir söz
-
hesabını görmek : alacağını verip ilişiğini kesmek
-
hesapta olmamak : daha önce düşünülen şeylerin dışında olmak