- pul
isim Posta parası karşılığı mektup zarfı, kartpostallara ve damga resmine karşılık kâğıtlara yapıştırılan, basılı küçük kâğıt parçası"Mektuplarına kendi pullarını yapıştırırlar, kendi memurlarıyla sevk ederlerdi." - F. R. Atay
- derece
isim Bir süreç içindeki durumlardan her biri, basamak, aşama, rütbe, mertebe"Hukuk tahsilini Paris'te bitirmiş, birinci derece diploma almıştı." - Ö. Seyfettin
- taş
isim Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde"Kireç taşı. Oltu taşı."
- kabuk
isim Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır"Ağaç kabuğu." "Meyve kabuğu."
"Midye kabuğu."
- kantar
isim Ağırlık sıfırken yatay duran bir kaldıraç koluna dik olarak tutturulmuş bir ibrenin sapmasıyla kütleleri tartan araç
- ayar
isim Bir aygıtın gereken işi yapabilmesi durumu"Saatin ayarı bozuk. Televizyonun ses ayarı iyi."
- ölçü
isim Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan
- pul pul olmak
küçük ve ince tabakalar hâlinde olmak"Burnunun kenarları siline siline tahriş olmuş, pul pul soyuluyordu." - E. Şafak
- tarife
isim Fiyat gösteren çizelge"Pazar ruhsatları tarifesi hakikaten ağırdır." - N. Hikmet
- ölçek
isim Birim kabul edilen herhangi bir şeyin alabildiği kadar ölçü
- Terazi
isim Bir kolun iki ucuna asılı iki kefeden oluşan tartı, mizan
- gam
isim Tasa, kaygı, üzüntü"Bana derler gam yükünü sen götür / Benim yük götürür dermanım mı var?" - Karacaoğlan
- gam
isim, müzik Sekiz notanın kalın sesten inceye veya inceden kalına gitmek üzere sıralanmış dizisi"Sonra, titrek titrek, ilk gamlarını sıraladığı piyanoyu hatırlıyor, do, re, mi, fa, sol..." - A. İlhan
- Cetvel
Cetvel, Türk Dil Kurumu'nun tanımına göre; doğru çizgileri çizmeye yarayan, dereceli veya derecesiz, tahtadan, plastikten, madenden yapılmış araç, çizgilik ve liste, çizelge anlamlarına gelmektedir. Cetvelin birçok çeşidi bulunur
- hesaplamak
-i Hesap işlemini yapmak, hesap etmek
- boyut
isim Bir cismin herhangi bir yöndeki uzantısı
- buut
isim, matematik Boyut
- gelmek
-den, -e, nsz Ulaşmak, varmak"Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş" - B. S. Erdoğan
- çıkmak
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay
- çekmek
-i, -e Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek"Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." - R. N. Güntekin
- tartmak
-i Bir şeyin birim cinsten ağırlığını bulmak
- tırmanmak
-e El ve ayaklarıyla tutunarak veya tırnaklarını iliştirerek dik bir yere çıkmak"Adam yüze yüze geldi ve bir maymun çevikliğiyle küpeşteye tırmanıp güverteye atıldı." - Halikarnas Balıkçısı
- mikyas
isim Ölçek, ölçü"Mehmetçiğin makamını şan ve şerefle ölçebilecek, ne bir tartı ne bir endaze ne bir kıyas, ne bir mikyas vardır." - N. F. Kısakürek
- çap
isim Cisimlerin genişliği, kutur"Tüfeklerin çaplarını sorsanız cevabını veremezler." - Ö. Seyfettin
- basamak
isim Bir yere çıkarken veya bir yerden inerken basılan ve art arda gelen, birbirine belirli aralıkları olan düz yüzeylerden her biri"Koşarak basamaklara yürüdü, merdivenleri bir solukta çıktı." - P. Safa
- baskül
isim Ağırlıkları tartmaya yarayan alet, kantar
- indikatör
isim, fizik Gösterge
- kapsam
isim Sınırları içine başka konuları veya anlamları alma durumu, şümul"Yasa kapsamına giren devlet personeli."
- kefe
isim Terazi gözlerinden her biri
- skala
isim Genellikle ölçü aletlerinde gösterge çizelgesi"Akımölçerin skalası."
- tartı
isim Ağırlık"Bunun tartısı belli değil."
- ölçekleme
Ağız ve Diş Sağlığı, Diş yüzeylerinden plak ve sert taşların dikkatlice temizlenmesi.
- ölçüt
isim Bir yargıya varmak veya değer vermek için başvurulan ilke, kıstas, mısdak, kriter"Geç kalmış bile olsak biz Batı'ya, Batı'nın uygarlık ölçü ve ölçütlerine çoktan uymuşuz." - T. Dursun K
- ing
- ölçeklendirmek
- ölçeklemek
- terazi gözü, kefe, ç.tartı, terazi, ölçek, taksimat, bölüntü, ölçü, çap, cetvel, gam, skala, ıskala, derece, kademe, balık/yılan/vb.pulu, taş, kefeki, tortu, tırmanmak, çıkmak, tartmak,
- Terazi burcu
- balık pulu
- derece taksimat
- durumu değiştirmek
- pullarını kazıyıp çıkarmak
- su yüzünde sektirmek
- terazi gözü
- ölçek, ardahan
- ıskala