- yol
isim Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik
- göz kararı
isim Ölçü veya tartı ile değil gözle oranlanarak belirlenen miktar
- kanun
isim, hukuk Yasa
- kanun
isim, müzik Dikdörtgen biçiminde, bir köşesi kesik, yassı bir sandık üzerine gerilmiş tellerden oluşan, tırnak adı verilen çalgıçlarla çalınan ince saz çalgısı"Kanunun ilk kez Farabi tarafından yapıldığı söylenir."
- kural
isim Bir sanata, bir bilime, bir düşünce ve davranış sistemine temel olan, yön veren ilke, nizam"Dil bilgisi kuralları."
- tüzük
isim Herhangi bir kurumun veya kuruluşun tutacağı yolu ve uygulayacağı hükümleri sırasıyla gösteren maddelerin hepsi, nizamname, statü"Bu, çok ucuz bir amatör ressam tüzüğüdür." - H. Taner
- yönetim
isim Yönetme işi, çekip çevirme, idare"İki arkadaşımın yardakçılığıyla yönetim binasını taşladım, pencerelerin yedi sekizini kırdım." - R. Erduran
- hükûmet
isim Bakanlar Kurulu"Hükûmet değişti."
- yöntem
isim Bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol, usul, sistem, prosedür, politika"Belki o da bir usandırma yöntemi kullanıyordu." - A. Kulin
- karar vermek
bir sorunu karara bağlamak, kararlaştırmak"Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu." - H. S. Tanrıöver
- standart
sıfat Belli bir tipe göre yapılmış veya ayrılmış, ölçün, ölçünlü, tek biçim
- emretmek
-i, -e Buyurmak, emir vermek"Bunu böyle istiyorum ve böyle emrediyorum." - A. Gündüz
- idare
isim Yönetme, yönetim, çekip çevirme"Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş." - Atatürk
- hüküm
isim Yargı"Hükmü doğru ve pek de yerinde olamazdı." - F. R. Atay
- usul
isim Kökler, asıllar
- usul
isim Bir amaca erişmek için izlenen düzenli yol, tutulan yol, yöntem, tarz"Kendine baktırmak için güzel usul doğrusu." - H. Taner
- usul
zarf Alçak sesle"Ala gözlü benli dilber / Usul söyle söz ederler" - Karacaoğlan
- esas
isim Bir şeyin özünü oluşturan ana öge, temel
- idare etmek
yönetmek, çekip çevirmek"Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş." - Atatürk
- hükmetmek
-e Egemenliği altında bulundurmak
- hüküm sürmek
işbaşında olmak"Hükmü doğru ve pek de yerinde olamazdı." - F. R. Atay
- hüküm vermek
iyice düşündükten sonra bir karara varmak"Hükmü doğru ve pek de yerinde olamazdı." - F. R. Atay
- hâkim olmak
buyruğunu yürütmek, egemenliğini sürdürmek"Arkasında yavaş fakat çok hâkim bir ses işitmişti." - A. Gündüz
- Cetvel
Cetvel, Türk Dil Kurumu'nun tanımına göre; doğru çizgileri çizmeye yarayan, dereceli veya derecesiz, tahtadan, plastikten, madenden yapılmış araç, çizgilik ve liste, çizelge anlamlarına gelmektedir. Cetvelin birçok çeşidi bulunur
- adet
isim, matematik Sayı"İşe giren kadınların adedi günden güne çoğalıyor." - N. Hikmet
- yönetmek
-i Bir kurum veya kuruluşun yasalara, kurallara ve belli şartlara uygun biçimde işlemesini sağlamak, idare etmek, tedvir etmek
- talimat
isim Yönerge"Demir Bey'den beklenilen talimat gelmişti." - R. H. Karay
- prensip
isim, mantık İlke"Bunlar için esaslı bir prensip kararı alınmalıdır." - M. Ş. Esendal
- aldırmak
nsz Alma işini yaptırmak"Söyledim, söyledim, bir urgan aldıramadım." - N. Cumalı
- norm
isim, felsefe, toplum bilimi Yargılama ve değerlendirmenin kendisine göre yapıldığı ölçüt, uyulması gereken kural, düzgü
- kaide
isim Kural"Onları sıkmamak için bahçeyi terk etmek zarafetin en sade kaidelerindendi." - H. Z. Uşaklıgil
- çizmek
-i Çizgi çekmek
- ilke
isim Temel düşünce, temel inanç, umde, prensip"İlkelerine sıkı sıkıya bağlı, bilinçli ve ödün vermez bir insandı." - H. Taner
- yönetme
isim Yönetmek işi
- alışkanlık
isim Bir şeye alışmış olma durumu, alışkınlık, alışmışlık, alışkı, itiyat, huy, meleke, ünsiyet, yordam"Yılların verdiği alışkanlıkla, kendimden emin konuşuyorum." - A. Ümit
- nizam
isim Düzen"Evin nizamında Türk kadınlarının vakur zarafeti göze çarpar." - O. S. Orhon
- buyurmak
-i, -e Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek"Ahlak sadece kötülük etmekten çekinmek değildir, başkalarının edecekleri kötülükleri de önlemeye çalışmayı buyurur." - N. Ataç
- egemenlik
isim Egemen olma durumu
- yönetmelik
isim Bir kuruluşun çalışma yöntemini belirleyen kuralların tümü
- dizginlemek
-i Ata dizgin takmak veya atı yürütmek için dizginini oynatmak
- iktidar
isim Bir işi yapabilme gücü, erk, kudret"Bu iş benim iktidarım haricinde, demez mi?" - S. F. Abasıyanık
- oranlama
isim Oranlamak işi, tahmin, kıyas
- saltanat
isim Bir ülkede hükümdarın, padişahın, sultanın egemen olması"Bir medeniyetten öbürüne geçerken kaybolan şeylerin yanı başında gerçek saltanatlar da vardır." - H. A. Yücel
- tahakküm etmek
baskı yapmak, zorbalık etmek, hükmetmek"Sen böyle karı tahakkümü altında mı kalacaksın?" - M. Ş. Esendal
- yönerge
isim Herhangi bir konuda tutulacak yol için üst makamlardan alt makamlara belli bir esasa dayanarak verilen buyruk, talimat, direktif
- çizgilik
isim Çizgi çizmeye yarar tahta, cetvel tahtası
- alışılmış durum
- baskın çıkmak
- cetvel tahtası
- cetvelle çizmek
- fazla etkisi olmak
- kural usül idare