-
idareimaslahat : isim Bir işi, gerektiği gibi değil de günün şartlarına göre yapma"Yalnız bilelim ki bu bir idareimaslahatçılıktır ve idareimaslahat ancak o günü kurtarır." - N. Hikmet
-
idare kandili : isim Az ışık veren küçük gaz lambası"Işıkları derece derece karartır, nihayet idare kandili ziyasında olanı bırakır, öyle giderdi." - R. H. Karay
-
idare mahkemesi : isim, hukuk İptal, tam yargı davalarıyla genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları çözümleyen mahkeme
-
sivil idare : isim Sivil yönetim
-
mahallî idare : isim, hukuk Yerel yönetim"Mahallî idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir." - Anayasa
-
idare hukuku : isim, hukuk Kamu yönetimi içinde yer alan kuruluşları ve bunların işleyişlerini, kişilerle ilişkilerini ve sorumluluklarını inceleyen, düzenleyen hukuk dalı
-
idarehane : isim Gazete, dergi vb. yayım kurumlarında yazı işlerine bakılan yer, yönetim yeri"Evvelki gün bir gazete idarehanesindeydim." - N. Hikmet
-
idare amiri : isim Kurum veya kuruluşlarda yönetim birimlerinden sorumlu kimse"Meclis idare amiri."
-
idare lambası : isim İdare kandili"İdare lambası hâlâ taşlıkta yanıyordu." - Y. Z. Ortaç
-
idare meclisi : isim Yönetim kurulu
-
merkezî idare : isim Merkezî yönetim
-
mülki idare : isim İl ve ilçe yönetimi
-
örfi idare : isim Sıkıyönetim
-
amme idaresi : isim Kamu yönetimi
-
kamu idaresi : isim Kamu yönetimi
-
idare etmek : yönetmek, çekip çevirmek"Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş." - Atatürk
-
idaresini bilmek : yerine göre harcamak, tutumlu davranmak"Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş." - Atatürk