- çember
isim, matematik Merkez denilen sabit bir noktadan aynı uzaklık ve düzlemdeki noktalar kümesinin oluşturduğu kapalı eğri
- ahenk
isim Uyum"Sesi alaylı bir ahenkle kadının kulaklarına çarptı." - M. C. Kuntay
- ring
isim Üzerinde boks yapılan, çevresi kordonla çevrilmiş yer
- ses vermek
herhangi bir sesi çıkarmak"Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu." - F. R. Atay
- halka
isim Çeşitli metallerden veya tahtadan yapılmış çember"Belinde uzun gümüş halkalarla asılı gümüş anahtarları vardı." - F. R. Atay
- çete
isim Yasa dışı işler yapmak veya etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk
- daire
isim Konut olarak kullanılan bir yapının bölümlerinden her biri, kat"Bu koskoca binanın, pasajın arka tarafında bir kısım daireleri ayrıca kiraya verilmiş." - H. F. Ozansoy
- yüzük
isim Parmağa geçirilen genellikle metal halka"Kalın parmaklarımın her bir boğumuna ayrı bir taştan, ayrı bir büyüklükte yüzükler geçirmişti." - Y. K. Karaosmanoğlu
- kum
isim, madencilik Silisli kütlelerin, kayaların, doğal etkenlerle parçalanarak ufalanmasından oluşan, deniz kıyısı, dere yatağı vb. yerlerde çok bulunan, ufak, sert tanecikler"İki kamyon kum getirmemi istedi." - Y. Atılgan
- grup
isim Küme"Bir kadın grubu, gözleri komutanın penceresine dikili duruyor." - H. E. Adıvar
- zil
isim İşaret vermek, uyarmak, çağırmak için kullanılan ve bir çan ile bu çana vuran bir tokmaktan oluşan, elle veya başka düzenlerle işletilebilen araç
- zil
sıfat Parasız
- tesir etmek
etki etmek"Bazılarının da kanaati şudur ki iyi ahlakta çalışmanın rolü ve tesiri vardır." - N. F. Kısakürek
- aramak
-i Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak"Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı." - S. F. Abasıyanık
- çınlama
isim Çınlamak işi"Derhâl asabi, ince, deli sesi çınlamaya başlar, etrafı kasıp kavurur ve kıyametleri koparırdı." - A. Ş. Hisar
- çalmak
-i, -e Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak"İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı." - F. R. Atay
- şebeke
isim Ülke çapında yaygınlaştırılmış ulaşım ve iletişim örgüsü, ağ
- kuşatmak
-i Çevresini sarmak, çevrelemek, çevirmek, abluka etmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek"Denize bakan yönü ile yan sınırlarını rüzgârı kesen sık kargılıklar kuşatıyordu." - N. Cumalı
- çevrelemek
-i İçine almak"Açık başımı çevreleyen beyaz saçlarım." - R. N. Güntekin
- sirk
isim Eğitilmiş hayvanların ve cambazların gösteri yaptıkları genellikle kapalı yer"O yalnız hasmıyla değil, bütün sirk halkıyla güreşiyor." - H. E. Adıvar
- arena
isim Boğa güreşi, yarış, oyun vb. gösteriler yapılan alan
- alyans
isim Nişan yüzüğü
- hale
isim Bazı yıldızların, özellikle ayın çevresinde görülen geniş ve aydınlık teker, ayla, ağıl (II)"Üstünde gençliğin, masumiyetin, saadetin verdiği bir hale vardı." - H. C. Yalçın
- çınlamak
nsz "Çın" diye ses çıkarmak"Kulaklarımda bir dünya nağmesi / Bir büyük çalgı var içimde çınlar" - A. K. Tecer
- dolam
isim Dolama işinin her defası"Bu sargı ancak üç dolam dolanabilir."
- kartel
isim, ekonomi Tekelci sermaye piyasasında, birtakım ticaret, üretim kuruluşlarının, genellikle kazanma veya başka kuruluşlara karşı tutunabilme vb. amaçlarla aralarında kurdukları dayanışma birliği
- çalkanmak
nsz Çalkama işine konu olmak
- çıngırtı
isim Çıngırağın sesine benzer keskin ve kesik sesin adı
- çınlak
sıfat Çınlaması, yankısı çok olan (yer)
- şangırtı
isim Tabak, bardak, şişe vb.nin bir yere veya birbirine çarparken, kırılırken çıkardığı sesin adı
- telefon etmek
- telefonla aramak
- zil sesi
- Yüzük Bulutsusu
- zili çalmak
- boğa güreşi alanı
- etrafına halka çekmek
- etrafını kuşatmak
- güreş meydanı
- halka meydana getirmek
- halka şeklinde soymak
- halka şekline girmek
- helezonlar halinde yükselmek
- ses çıarmak
- zil çalmak
- çan sesi
- çember içine almak
- çok geride bırakmak
- çılatmak
- çınama sesi