- madde
isim Duyularla algılanabilen nesne
- seçici
sıfat Seçme işini yapan (kimse, kurul vb.)
- her bir
sıfat Sayılabilen şeylerin ayrı ayrı hepsi, beher (I)
- tam
sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
- tek
sıfat Eşi olmayan, biricik, yegâne"Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir." - Y. Z. Ortaç
- tek
sıfat Sessiz, hareketsiz, uslu
- özel
sıfat Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan, spesiyal"Aşçının özel yemeği."
- belli
sıfat Beli olan"Hani sen benim gibi ince belli sarışınları severdin?" - N. Araz
- belli
sıfat Bilinmedik bir yanı olmayan, malum"Hâlimiz, vaktimiz sizce belli." - H. R. Gürpınar
- kısmi
sıfat Bir şeyin yalnız bir bölümünü içine alan, tikel
- mahallî
sıfat Yöresel"Bu arada bizim diyalekt dediğimiz mahallî sözleri umumi lügate aktarmak da kabildir." - B. Felek
- tikel
sıfat Kısmi
- belirli
sıfat Açık ve kesin olarak sınırlanmış veya kararlaştırılmış olan, muayyen"Öteki arkadaşımız da belirli saatte nöbetinin başında olacaktı." - E. Bener
- has
sıfat Özgü"Her medeniyet kendine has değerleri gerçekleştirerek insanlığın ortak hazinesini zenginleştirir." - C. Meriç
- mahsus
sıfat Özgü"Kanun, gizli eşyayı bulmaya mahsus bir fal kitabı değildir." - N. F. Kısakürek
- mahsus
sıfat Duyulan, anlaşılan, hissedilen
- zata mahsus
sıfat Kişiye özel
- ferdî
sıfat Bireysel, kişisel, fertle ilgili, şahsi"Izdıraplarınızın maddi ve ferdî kısımlarını azaltmak kolay." - P. Safa
- özellik
isim Bir şeyin benzerlerinden veya başka şeylerden ayrılmasını sağlayan nitelik, hususiyet, hasiyet, hassa, mahsusluk, spesiyalite"Tek özelliği, yüzünün dayanılmaz çirkinliğiydi." - İ. O. Anar
- hususi
sıfat Özel"Kadıköy vapurunun hususi kamarasında, boyları birer metreyi aşmayan bir müvezzi kalabalığı kaynaşıyor." - N. F. Kısakürek
- dikkatli
sıfat Dikkat eden, özen gösteren (kimse)
- titiz
sıfat Çok dikkat ve özenle davranan veya böyle davranılmasını isteyen (kimse), memnun edilmesi güç, müşkülpesent"Kendisi gayet titiz, kibirli, azametli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar imiş." - A. Rasim
- müşkülpesent
sıfat Güçbeğenir
- müstesna
sıfat Bir bütünün veya kuralın dışında olan
- etraflı
sıfat Ayrıntılı, eksiksiz, kapsayıcı
- meraklı
sıfat Her şeyi anlamak ve bilmek isteyen, araştırıcı, mütecessis"Başımı kaldırınca Mustafa'nın meraklı gözleriyle karşılaşıyorum." - A. Ümit
- muayyen
sıfat Belirli"Fakat bu hususta daha muayyen bir tarzda konuşmak icap eder." - N. Hikmet
- husus
isim Konu, madde"Mallarımın idaresi hususunda kendisinden hiçbir yardım esirgemiyorlar." - E. E. Talu
- ayrıntılı
sıfat Ayrıntısı olan, teferruatlı, tafsilatlı, detaylı, mufassal, ince, uzun"Kimi rejisörler ise çeşitli oyunlarının kahramanları hakkında kendisinden ayrıntılı bilgiler istiyorlardı." - N. Hikmet
- ayrıntı
isim Bir bütünün önemce ikinci derecede olan ögelerinden her biri, teferruat, tafsilat, detay"En küçük bir ayrıntıyı bile atlamayacaksın." - A. Ümit
- bilhassa
zarf Özellikle"Çocuklarıma karşı gösterdiğiniz ihtimam ve alakaya bilhassa minnettarım." - E. İ. Benice
- detaylı
sıfat Ayrıntılı
- teferruatlı
sıfat Ayrıntılı
- şahsi
sıfat Kişisel"Hareketin içinde şahsi kinler ve rekabetler vardı." - F. R. Atay
- ayrıntılar
- ayrıntılı olarak
- belirli özel titiz ayrıntı
- dikkate lâyık
- güç beğenen
- hususi surette
- olağandışı
- tafsilâtın bir maddesi
- özel, olağandışı, dikkate değer, belirli, diğerlerinden farklı, tek, müşkülpesent, titiz, tam, ayrıntılı, mahsus, özgü