- para
isim, ekonomi Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit"Çıkarken elini göğsüne sokup bir kese çıkardı, keseden alabildiği kadar para alıp delikten attı." - F. Otyam
- yol
isim Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik
- Araç
isim Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne
- aracı
isim Ara bulucu
- varlık
isim Var olma durumu, mevcudiyet"Bir millet, varlığını, her şeyden çok dilinde yaşatır." - O. V. Kanık
- yöntem
isim Bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol, usul, sistem, prosedür, politika"Belki o da bir usandırma yöntemi kullanıyordu." - A. Kulin
- kaynak
isim Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba, göz"Sonra yavaşça kaynağa doğru eğildi." - Y. K. Karaosmanoğlu
- vasıta
isim Araç"Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür." - Atatürk
- gelir
isim Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat"Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı." - M. Yesari
- servet
isim Varlık, zenginlik, mal mülk"Servet denen şey çok defa paradan ibarettir." - F. R. Atay
- metot
isim Yöntem"Onun metodunu uygulamakla araştırıcının varamayacağı erek yoktur." - A. Erhat
- usul
isim Kökler, asıllar
- usul
isim Bir amaca erişmek için izlenen düzenli yol, tutulan yol, yöntem, tarz"Kendine baktırmak için güzel usul doğrusu." - H. Taner
- usul
zarf Alçak sesle"Ala gözlü benli dilber / Usul söyle söz ederler" - Karacaoğlan
- tarz
isim Özel oluş veya davranış biçimi, üslup, stil, janr"Annesi o tarz yaşayıştan hoşlanır mı?" - A. M. Dranas
- vesile
isim Sebep, bahane"Arkadaşlar birer vesile ile dağıldılar ve beni Besim Bey'le yalnız bıraktılar." - M. Ş. Esendal
- zenginlik
isim Zengin olma durumu, varlıklılık"Dünya zenginliğine, bolluğuna, zenginlik ve bolluk katıyoruz." - Halikarnas Balıkçısı
- alet
isim Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne
- asla
zarf Hiçbir zaman, hiçbir şekilde, katiyen"Kimseye faydası olmayıp da yalnız kendi nefsine ayırdığın servet, asla makbul değildir." - A. Kabaklı
- aygıt
isim Birçok parçadan yapılmış alet, cihaz"Telefon bir konuşma aygıtıdır."
- çare
isim Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu"Teklif ettiği çare ise şiddetli ve semereli bir tedbir olmaktan çok uzaktı." - N. F. Kısakürek
- katiyen
zarf Hiçbir zaman, asla"Ekmek yediğin kapıya katiyen küfranlık etmeyeceksin." - K. Tahir
- ne pahasına olursa olsun
"ne büyük özveri isterse istesin" anlamında kullanılan bir söz
- ulaşım araçları
- hiç. by means of vasıtasıyle. by no means elbette hayır
- katiyen.
- para. means of transport nakil vasıtası
- taşıtlar. means to an end araç
- vasıta. by all means elbette
- yol, yöntem, çare, vasıta, gelir, para, servet
- şüphesiz. by any means ne şekilde olursa olsun