- ağa
isim Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse"Sonra köy ağası hazretleri bizim de kıçımıza atacak tekmeyi." - N. Hikmet
- ana
isim Anne"Anası mutfakta bir tabağa marul doğruyor." - Y. Atılgan
- örnek
isim Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey, model"Mehmet Akif'in yetişmesi, gençlere bir örnek olarak anlatılmaya layıktır." - İ. A. Gövsa
- mumlu kâğıt
isim Mürekkep geçirmeyen ve delinebilir bir dolgu maddesi emdirilmiş, mürekkebi geçiren fakat kolay delinmeyen bir cins pelürden veya lifli bir dokudan oluşturulmuş, teksir makinesinde basılacak yazıların yazıldığı kâğıt
- temel
isim Bir yapının toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü"Evin temelleri sökülüyor gibi sarsılıyor." - H. E. Adıvar
- baş
isim, anatomi İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- baş
isim Çıban
- sahip
isim Herhangi bir şey üstünde mülkiyeti olan, onu yasaya uygun bir biçimde dilediği gibi kullanabilen kimse, iye, malik
- yüksek lisans
isim Lisans diplomasıyla doktora arasındaki akademik derece
- asıl
isim Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı"Bir belgenin aslı."
- işveren
isim İşçileri ücretle çalıştıran gerçek veya tüzel kişi, çalıştıran, patron"Fabrikaları, atölyeleri gezin, işçilerle, işverenlerle konuşun." - S. F. Abasıyanık
- usta
isim Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse"Nöbetçi, ustanın anasına ters ters baktı." - N. Hikmet
- hakkından gelmek
zor bir işi başarı ile sona erdirmek"Haktan ayrılmamalı."
- bey
isim Erkek adlarından sonra kullanılan saygı sözü"Eniştem Neyyir Bey'i kimin vurduğunu ben biliyorum." - R. N. Güntekin
- bey
isim Satma, satış
- kaptan
isim, denizcilik Gemi yönetimiyle ilgili en yüksek görevli"Başkasını seçselerdi, o kaptan, ben de seve seve dalgıç ya da hava verici makineci olurdum." - Halikarnas Balıkçısı
- esas
isim Bir şeyin özünü oluşturan ana öge, temel
- idare etmek
yönetmek, çekip çevirmek"Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş." - Atatürk
- hükmetmek
-e Egemenliği altında bulundurmak
- amir
isim Bir işte emir verme yetkisi bulunan kimse, mir"Akıl öğrettiğim herif şimdi bana amir oldu." - B. Felek
- hâkim olmak
buyruğunu yürütmek, egemenliğini sürdürmek"Arkasında yavaş fakat çok hâkim bir ses işitmişti." - A. Gündüz
- efendi
isim Günümüzde bey unvanından farklı olarak özel adlardan sonra kullanılan ikinci derecede bir unvan"Yeni ev, Rüstem Efendi'ye kiraya verildi." - Y. Z. Ortaç
- yönetici
isim Yönetme gücünü elinde bulunduran kişi, yöneten kişi, idareci, menajer"Yönetici ya bir kral, padişah, sultan veya seçimle gelen parlamentodur." - C. Bayar
- galip gelmek
yenmek, üstün gelmek"Bunlar galipler tarafından haksızca esir edilmiş vatandaşlardı." - A. Gündüz
- kabiliyetli
sıfat Yetenekli
- yenmek
-i Savaş veya yarışmada üstünlük sağlamak, üstün gelmek"Kahramanlar daima yenmek veya düşmanlarını yendikten sonra da yine yenecek düşman bulmak isterler." - A. Ş. Hisar
- öğrenmek
-i Bilgi edinmek"Gerçi yeni nesil, eskiyi öğrenmekte bir fayda görmüyor ama ben gene de yazayım." - B. Felek
- patron
isim Bir ticaret veya sanayi kurumunun sahibi, başı, işvereni"Bizim gazetecilerin çoğu patronu hesabına suç yüklenir." - B. Felek
- hoca
isim, din b. (***) Müslümanlıkta din görevlisi
- komodor
isim, denizcilik Amiral yetkisiyle görevli deniz subayı
- uzmanlaşmak
nsz Uzman durumuna gelmek, uzman olmak
- üstat
isim Bilim veya sanat alanında üstün bilgisi ve yeteneği olan kimse"Bir de baktık üstat muzip muzip o beyti ezberden okuyor." - A. Kabaklı
- numune
isim Örnek"Ahlak bozukluğu adına ne kadar rezillik varsa her biri için orada numuneler bulunabilir." - A. Rasim
- öğretmen
isim Mesleği bilgi öğretmek olan kimse, hoca, muallim, muallime"Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım bazen." - Y. Z. Ortaç
- üstesinden gelmek
- üstad
- iyice öğrenmek
- ana şablon
- efendi, sahip, müdür, yönetici, direktör, kodak reisi,
- büyük sanatçı
- dini lider
- egemen olmak
- kopya edilecek şey
- maharetli iş
- teksir kalıbı
- yapı ustası