- Pazar
isim Satıcıların belirli günlerde mallarını satmak için sergiledikleri belirli geçici yer"Perşembe pazarı. Salı pazarı."
- pazarlama
isim Pazarlamak işi
- piyasa
isim Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar"Şimdi de pazar, piyasa yerlerinde, mahalle dolaylarında tanır, sayarlar." - M. Ş. Esendal
- ticaret
isim Ürün, mal vb. alım satımı"Ne ziraat ne ticaret için kâfi nüfus kaldı." - F. R. Atay
- borsa
isim, ekonomi Bazı tüccarların ve özellikle sarraflarla değerli kâğıt ve tahvil alışverişiyle uğraşanların alım satım ve değişim amacıyla devlet denetimi altında iş yaptıkları yer"Borsada istediği gibi oynuyordu fiyatlarla." - N. Cumalı
- çarşı
isim Dükkânların bulunduğu alışveriş yeri"Elbet çarşıda bir kahve, bir çaycı dükkânı bulurum." - Y. Z. Ortaç
- pazar yeri
isim Pazar kurulan yer
- panayır
isim Belli zamanlarda ve genellikle küçük yerleşim birimlerinde kurulan, sergi niteliğini de taşıyan büyük pazar"Kasabada iş güç duruyor, cami meydanı dolduğu için panayır halkı sokakları tıkıyordu." - R. N. Güntekin
- talep
isim Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, dileme, istem
- hâl
isim Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar
- market
isim Özellikle her türlü yiyecek maddesinin, ev, büro, mağaza vb. yerlere ait gereçlerin satıldığı dükkân
- alışveriş
isim, ticaret Satın alma ve satma işi, alım satım, iş, muamele, ahzüita, aksata, pazar
- istek
isim Bir şeye duyulan eğilim, arzu, şevk"Yanıma yaklaşan gölge, o eski şarkıyı gerçek bir istekle tekrarlıyordu." - Ç. Altan
- satmak
-i Bir değer karşılığında bir malı alıcıya vermek"Geniş arazisini parselleyip sattı." - T. Buğra
- rağbet
isim İstek, arzu, ilgi
- bazaar
- satak
- çarşı, pazar, piyasa, borsa, istek, talep, alışveriş yapmak, satmak, satışa çıkarmak, pazarlamak
- çarşıda alışveriş etmek