- küme
isim Birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup"Tarla kuşları Mustafa'nın sabanı altından yeni kurtulmuş olan kaba çığır üzerine kümeyle konarak buldukları tohumlara gaga çalmakta idiler." - N. Nâzım
- yumru
isim Yuvarlak, şişkin şey"Alnında bir yumru var."
- budak
isim, bitki bilimi Ağacın dal olacak sürgünü
- düğüm
isim İplik, ip, halat vb. bükülebilir şeyleri kıvırıp kendi üzerine veya birbirine dolayarak yapılan boğum
- bağ
isim Bir şeyi başka bir şeye veya birçok şeyi topluca birbirine tutturmak için kullanılan ip, sicim, şerit, tel vb. düğümlenebilir nesne"Ayakkabının bağı çözüldü."
- bağ
isim Üzüm kütüklerinin dikili bulunduğu toprak parçası
- deniz mili
isim 1852 metrelik bir uzunluk ölçüsü birimi
- topluluk
isim Nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, toplum, camia, cemiyet"Bu müşterek duygu ve anlayış birçok zevkleri birleştirir ve bir topluluk meydana getirirdi." - A. Ş. Hisar
- grup
isim Küme"Bir kadın grubu, gözleri komutanın penceresine dikili duruyor." - H. E. Adıvar
- fiyonk
isim Kurdele, şerit, kumaş vb.nin kelebek şeklinde bağlanmış biçimi"Gülistan ne kadar şık, belinde fiyonk olan eflatun bir elbise giymiş." - A. İlhan
- ilmik
isim İlmek (I)
- müşkül
sıfat Güç, zor, çetin"Mektubunuzu aldım, çok müşkül olan sualinize hatıralarımı yoklayarak cevap vermeye çalışacağım." - H. S. Tanrıöver
- zorluk
isim Sıkıntı veya güçlükle yapılma durumu, zor olma, güçlük, zahmet"Seyfi, zorluk karşısında kalırsa birini yakalayıp silah atmadan buraya dönecek." - S. Kocagöz
- bağlamak
-i, -e Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak"Gemiyi iskeleye bağlamak."
- sorun
isim Araştırılıp öğrenilmesi, düşünülüp çözümlenmesi, bir sonuca bağlanması gereken durum, mesele, problem"Türkiye'ye gölge oyununun ne zaman ve nasıl girdiği sorunu üzerine çeşitli yorumlar bulunmaktadır." - M. And
- karıştırmak
-i, -e Karışma işini yaptırmak
- güçlük
isim Zorluk"Halk için, halkla beraber her güçlüğü yeneceğine inanarak dağlar gibi gürlüyor." - E. C. Güney
- tutturmak
-i, -e Tutmasını sağlamak
- boğum
isim Boğulmuş, sıkılmış yer
- rabıta
isim Bağlayan şey, bağ"Bu dünya öyle bir dünya ki zengin ile fakir arasında kardeşlik rabıtaları bile kalmıyor." - R. N. Güntekin
- düğümlemek
-i Düğüm yapmak
- budaklanmak
nsz Budak sürmek, dallanmak
- düğümlenmek
nsz Düğümle bağlanmak
- Güvenli Yaşam / Doğal Afet, Denizcilikte kullanılan rüzgâr hızı birimi.
- Denizcilik, Hızın denizcilikteki birimi. Deniz mili/saat.
- güç durum
- knot
- düğüm halinde bağlamak
- düğüm olmak
- düğüm, budak, insan kümesi, türküm, deniz mili, düğümlemek, düğüm atmak
- halat cevizi
- karmakanşık etmek
- saçaklık düğüm yapmak