-
göz bağı : isim El çabukluğu ve ustalıkla gerçekte olmayan bir şeyi oluyor gibi gösterme işi, illüzyon
-
kan bağı : isim Aynı soydan gelme durumu"Benim için hiçbir önemi yoktu, aramızda kan bağı bile bulunmuyordu." - A. Ümit
-
bağ doku : isim, bitki bilimi, fizyoloji Hücre sayısı az, hücre arası maddesi çok ve genellikle diğer dokuları birbirine bağlayarak destek görevi yapan doku
-
ayak bağı : isim Bir yere gidilmesine veya bir işin yapılmasına engel olan şey
-
etek bağı : isim Kadınların iç giysilerinin çarşaf altından görünmemesi için bellerine bağladıkları ince kuşak
-
göbek bağı : isim Yeni doğan çocuğun göbeği kesildikten sonra kan gelmemesi için geri kalan damar örgüsüne bağladıkları bağ
-
kol bağı : isim Kadın bileziği
-
bel bağı : isim Bel kemeri
-
bağ-fiil : isim, dil bilgisi Zarf-fiil
-
domuzbağı : isim Başın el ve ayaklarla birlikte hareket edemeyeceği biçimde bağlanmasıyla yapılan işkence biçimi
-
organik bağ : isim Bir teşkilat veya tüzel kişilikle arada bulunan ilişki
-
ağız bağı : isim, denizcilik Bir kancanın ağız bölümüne ince bir halatı birkaç kez sıkıca dolayarak oluşturulan çıkıntı
-
boyun bağı : isim Gömlek yakasının altından geçirilip süs olarak bağlanan uzun, enlice kumaş parçası, kravat"Arkadaşım boyun bağı ve yakasını çözdü, göğsünü açtı." - P. Safa
-
diz bağı : isim Dizde çorabın tutturulduğu bağ
-
gönül bağı : isim Sevgi bağı, duygusal ilişki
-
kasık bağı : isim Fıtığı içeride tutmak için kullanılan bağ
-
sancak bağı : isim, denizcilik Gemideki işaret flamalarını, sancakları salvolarına bağlamak için kullanılan ip