- küçük
sıfat Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, mikro, büyük karşıtı"Duvar, çeşitli küçük kâğıtlara basılmış resimlerle kaplıydı." - A. Kutlu
- çocuk
isim Küçük yaştaki erkek veya kız"Çocuğun bir sütninesi vardı." - R. H. Karay
- dalga geçmek
üzerinde durulması gereken işle ilgilenmeyerek başka şeyler düşünmek veya yapmak"Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı." - A. Erhat
- Genç
sıfat Yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı"Eliyle işaret etti genç adama." - A. Kulin
- oğlan
isim Erkek çocuk"Biraz sonra oğlan da doğrulup kızın karşısına geçti." - O. C. Kaygılı
- takılmak
nsz Takma işi yapılmak"O gece üst katla bizim odayı birleştiren merdivenin üstüne koca kapak takıldı." - A. Kutlu
- aldatmak
-i Beklenmedik bir davranışla yanıltmak"Ama bu münferit hayranlıklar aldatmamalı bizi." - C. Meriç
- kandırmak
-i Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek"Beni kendisiyle yalnız bırakmaya ve geceyi beraber geçirmeye kandırmak istiyor." - E. İ. Benice
- şaka yapmak
şaka niteliğinde bir şey yapmak veya söylemek"Şaka ettiğini ama şakanın tadını kaçırdığını söylüyordu." - A. Kutlu
- oğlak
isim Keçi yavrusu
- yumurcak
isim Yaramaz küçük çocuk"Bizim yumurcaklar ağızları gibi açık o güzel gözleri yuvarlacık, verdiğim derse bakıyorlardı." - T. Buğra
- arkadaşlar
- bizimkiler
- oğlak eti
- şakadan aldatmak
- çocuk, genç, delikanlı,
- şaka mı yapıyorsun
- arkadaşlar.
- balıkçı gemilerinde içine balık konulan ufak tahta tekne.
- denizcilerin azıklarını koydukları ufak tahta tekne
- kid gloved
- oğlak derisinden yapılan kösele
- oğlak doğurmak. kid glove
- oğlan çoçuk
- yavrucak. the kids ço cuklar