- pek
sıfat Sert, katı
- çok
sıfat Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
- pek çok
sıfat Yeterinden fazla, bir hayli"Ona hayran olanlarımız pek çok fakat ne yazık ki onu hakkıyla okumuş ve anlamış bulunanlarımız pek azdır." - İ. A. Gövsa
- güzel
sıfat Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı"Güzel kız. Güzel çiçek." "Yalının en güzel odası bizimdi."
- hoş
sıfat Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren"Gelmiş o yaylanın baharı / Öter bülbüller hoştur avazı" - Âşık Veysel
- alay etmek
bir kimsenin, bir şeyin, bir durumun, gülünç, kusurlu, eksik vb. yönlerini küçümseyerek eğlence konusu yapmak
- şen
sıfat Yaşamaktan mutlu olduğunu davranışlarıyla belli eden, sevinçli, neşeli"Hayatta daima şen insanlarla beraber olun, gamlı insanların gamı size de bulaşır." - R. Enis
- çakırkeyif
sıfat Yarı sarhoş"Trene binmezden evvel biraz çakırkeyiftik." - Y. K. Karaosmanoğlu
- epeyce
zarf Epey"Türkiye'deyken epeyce çalışmıştım Almancaya." - N. Uygur
- ziyadesiyle
zarf Fazlasıyla
- neşeli
sıfat Sevinçli, keyifli, şen, pürneşe"Yaşadığımızın önemini ve yapıp ettiklerimizde ölçüyü gözeterek yani edebe riayet ederek hem ciddi hem neşeli olabiliriz." - İ. Özel
- eğlenmek
nsz Neşeli, hoşça vakit geçirmek"Masadakiler eğlenirlerken vali dalgınlaşmıştı, pek dinlemiyordu konuşulanları." - A. Kulin
- keyifli
sıfat Keyfi yerinde, neşeli"Herkesle şakalaşıyordu; daima neşeli, keyifli, cilvekâr bir kadındı." - E. E. Talu
- mutlu
sıfat Mutluluğa erişmiş olan, ongun, mesut, saadetli, bahtiyar, berhudar"Beni orada sıcak bir yuva, huzurlu konuklar, mutlu bir kadın bekliyor." - R. Mağden
- neşelendirmek
-i Neşeli duruma getirmek, şenlendirmek, keyiflendirmek
- sevinçli
sıfat Sevinci olan ve sevinç veren"Bu kederi dağıtmak için ha bire sevinçli türküler söylüyordu." - Y. Kemal
- eğlenti
isim Neşeli ve hoşça vakit geçirilen toplantı"Dün geceki heyecan bir eğlenti coşkunluğu idi." - F. R. Atay
- sevimli
sıfat Hoşa gitme özelliği olan, hoşa giden, cana yakın, şirin, sempatik"O zaman hayat sevimli ve kolaydı." - N. F. Kısakürek
- takılmak
nsz Takma işi yapılmak"O gece üst katla bizim odayı birleştiren merdivenin üstüne koca kapak takıldı." - A. Kutlu
- fazlasıyle
- neşe verici
- mutlu, neşeli, hoşnut, heveslendirmek, gönlünü yapmak, razı etmek,
- gönlünü yapmak tatlı sözle kandırmak
- takılmak.