-
yüzü pek : sıfat Birine söylenmesi güç olan şeyi sıkılmadan söyleyebilen veya kendisinden istenilen şeyleri rahatlıkla geri çevirebilen (kimse)
-
gözü pek : sıfat Korkusuz"O kadar kararlı, o kadar gözü pekti ki civar mahalleden gelen çocuklar bile onun ordusuna yazılmaya başladılar." - İ. O. Anar
-
pekâlâ : sıfat Benzerlerinden aşağı olmayan"Pekâlâ bir ev, niçin beğenmediniz?"
-
pekiyi : isim Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde kullanılan en yüksek başarı derecesi"Sınıfımı pekiyi ile geçtim."
-
pek başlı : sıfat İnatçı
-
pek canlı : sıfat Dayanıklı
-
pek çoğu : zamir Yeterinden fazlası
-
pek çok : sıfat Yeterinden fazla, bir hayli"Ona hayran olanlarımız pek çok fakat ne yazık ki onu hakkıyla okumuş ve anlamış bulunanlarımız pek azdır." - İ. A. Gövsa
-
pek doku : isim, bitki bilimi Selüloz çeperleri değişik kalınlıkta hücrelerden oluşan, dalların dik durmasını sağlayan doku
-
pek gözlü : sıfat Yılmaz, yürekli, gözü pek (kimse)
-
pek pek : zarf Olsa olsa, en üstün olarak"Pek pek on bin lira eder."
-
pek yürekli : sıfat Acıması olmayan, yüreksiz, merhametsiz (kimse)
-
pek yüzlü : sıfat Karşısındakilerin kırılacağını bildiği hâlde duygularını veya isteklerini söylemekten çekinmeyen (kimse)
-
ağzı pek : sıfat Ağzı sıkı
-
arkası pek : sıfat Güçlü birine veya sağlam bir şeye güvenen (kimse)
-
canı pek : sıfat Acıya, sıkıntıya karşı dayanıklı (kimse)
-
sırtı pek : sıfat Kalın giyinmiş
-
yüreği pek : sıfat Yüreği katı (kimse)
-
pek söylemek : kırıcı ve sert konuşmak