- alay
isim Herhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluk"Düğün alayı. Fener alayı."
- alay
isim Bir kimsenin, bir şeyin, bir durumun, gülünç, kusurlu, eksik vb. yönlerini küçümseyerek eğlence konusu yapma
- taş
isim Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde"Kireç taşı. Oltu taşı."
- alay etmek
bir kimsenin, bir şeyin, bir durumun, gülünç, kusurlu, eksik vb. yönlerini küçümseyerek eğlence konusu yapmak
- taş atmak
birine dolaylı olarak iğneleyici, dokunacak bir söz söylemek"Kireç taşı. Oltu taşı."
- dalga geçmek
üzerinde durulması gereken işle ilgilenmeyerek başka şeyler düşünmek veya yapmak"Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı." - A. Erhat
- eğlenmek
nsz Neşeli, hoşça vakit geçirmek"Masadakiler eğlenirlerken vali dalgınlaşmıştı, pek dinlemiyordu konuşulanları." - A. Kulin
- istihza
isim Gizli veya kinayeli bir biçimde alay"Sivri burnu, korkunç bir istihza ile şimdi bana doğru uzamıştı." - Y. Z. Ortaç
- istihza etmek
gizli veya kinayeli bir biçimde alay etmek, alaya almak"Sivri burnu, korkunç bir istihza ile şimdi bana doğru uzamıştı." - Y. Z. Ortaç
- yuhalamak
-i Birine "yuha" diye bağırmak"Şiir gecesinde Behçet Kemal'i yuhalamak için düzen kurduklarını işittik." - S. Birsel
- alay etmek, gülmek
- alay yuha
- alaylı söz