- yurt
isim Bir halkın üzerinde yaşadığı, kültürünü oluşturduğu toprak parçası, vatan"Türk yurduna Türkiye denir."
- aile
isim, toplum bilimi Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik"Birbirlerine nasıl tutkun, yangın bir aile olduklarını sayıp döktü." - L. Tekin
- ikametgâh
isim Konut
- ev
isim Yalnız bir ailenin oturabileceği biçimde yapılmış yapı
- konut
isim İnsanların içinde yaşadıkları ev, apartman vb. yer, mesken, ikametgâh"Kimsenin konutuna dokunulamaz." - Anayasa
- konut
isim, mantık, matematik Ön doğru: Eukleides'in "Bir noktadan bir doğruya ancak bir paralel çizilebilir." yolundaki konutu gibi
- ticarethane
isim Ticaret işlerinin yürütüldüğü yer"Ben gazeteciyim. Bir ticarethanenin sahibiyim." - N. F. Kısakürek
- hâl
isim Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar
- In
kimya İndiyum elementinin simgesi
- ev halkı
isim Bir evde yaşayanların hepsi"Karısını kadınlığın baş tacı eder, bütün ev halkını methe başlardı." - R. H. Karay
- tiyatro
isim Dram, komedi, vodvil vb. edebiyat türlerinin oynandığı yer"Her tiyatronun holünde ille smokinli bir müdüre rastlayacaksınız." - H. Taner
- cemaat
isim, din b. (***) Bir imama uyup namaz kılan kişiler
- şirket
isim, ticaret Ortaklık"İtalya'da büyük bir şirketin acentesiyim ben." - R. Enis
- hane
isim Ev, konut
- yerleştirmek
-e Yerleşmesini sağlamak"Düven tahtasının altına çakmak taşlarını yerleştiriyordu." - C. Uçuk
- bina
isim Yapı"Yalı, çok pencereli, iki katlı, yayvan bir binadır." - B. Felek
- müessese
isim, hukuk Kurum (II)"Türkiye'de henüz memleket meselelerini ilmî bir şekilde araştıran müesseseler kurulmamıştır." - M. Kaplan
- burç
isim Kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe veya çok köşeli kale çıkıntısı"Etrafı geniş hendeklerle çevrili burçlar, en seçme muhafızlar elinde en titiz hesaplarla korunuyor." - N. F. Kısakürek
- mesken
isim Konut"Bu acayip meskeninde yaz kış kalın kepeneğe sarılmış otururdu." - M. Ş. Esendal
- barındırmak
-i Barınmasını sağlamak"Gölgesinde bir semti barındıran gürbüz bir çınarın yıldırımla vurulmasına bile güç dayanılır." - İ. A. Gövsa
- hanedan
isim, tarih Hükümdar, devlet büyüğü vb. bir kişiye dayanan soy, büyük aile"Hanedan prenslere dair başka hatıram yoktu." - F. R. Atay
- barınmak
Doğa etkilerinden korunmak için kapalı bir yere sığınmak
- aşağı indirmek
- seyirciler
- eve
- -giller
- ev, ev halkı, kodak, meclis, kamara, barındırmak
- evde oturmak
- herkesi güldürmek
- hükümet meclisi
- kendi evine almak
- piskoposlar meclisi
- siper altına almak
- tiyatro seyircileri
- zodyak’ın bir burcu