-
basmahane : isim Basma yapılan iş yeri
-
kahvehane : isim Kahve
-
boyahane : isim Boya işleri yapılan yer
-
ticarethane : isim Ticaret işlerinin yürütüldüğü yer"Ben gazeteciyim. Bir ticarethanenin sahibiyim." - N. F. Kısakürek
-
dershane : isim Derslik"Genç kızlığın bütün şakraklığı dershaneyi kapladı, her kafadan bir ses çıkıyordu." - A. Gündüz
-
meyhane : isim İçki satılan ve içilen yer, içki yeri"Meyhaneden çıktığında sarhoş kafayla bir esir gemisine binmiş, güvertede sızıp kalmıştı." - İ. O. Anar
-
abdesthane : isim Tuvalet"Koridorda kimselerin bulunmamasına sevindim ve süratle abdesthaneye yürüdüm." - K. Bilbaşar
-
defterhane : isim, tarih Osmanlı Devleti sınırlarındaki bütün toprak kayıtlarını içine alan ana defterlerin bulunduğu ve bunlara özgü işlerin görüldüğü daire
-
gazhane : isim Hava gazı üretilen veya depolanan yer
-
çiftehane : isim Kuş üretmeye yarar kafesli yer
-
buzhane : isim Buz yapılan yer
-
yemekhane : isim Okul, fabrika vb. kuruluşlarda yemek yenilen büyük salon
-
yağhane : isim Bitkisel ve hayvansal yağ elde edilen yer
-
çelikhane : isim Çelik elde edilen fabrika
-
yatakhane : isim Okul, fabrika vb. yerlerde yatakların konulduğu yer
-
kasaphane : isim Kesimevi, mezbaha, kanara
-
kütüphane : isim Kitaplık"Kütüphane çalışması sırasında aldığım notlar, romanda kullandıklarımın bir katından çoktu." - A. Ağaoğlu
-
kuşhane : isim İçinde süs kuşları beslenilen ve üretilen küçük oda veya büyük kafes
-
tüfekhane : isim Tüfek yapılan yer
-
balhane : isim Bal süzme ve paketleme işlemlerinin yapıldığı yer
-
tophane : isim, tarih Top yapılan, top dökülen yer
-
ipekhane : isim Kozaların, ipek çilesi durumuna getirilmesi için işlendiği yer
-
mantarhane : isim Mantarların işlendiği yer
-
mumhane : isim Mum üretim yeri
-
peynirhane : isim Peynir yapılan yer
-
sabunhane : isim Sabun yapılan yer
-
böcekhane : isim Böceklik
-
balıkhane : isim Balıkların toptan satışa çıkarıldığı, soğuk hava deposu olan yer"Son yıllarda rant uğruna kurban edilen güzelim yerler arasına hem o çarşı hem balıkhane girdi." - A. Kutlu
-
doğumhane : isim Doğumevi
-
Divanhane : isim Geniş sofa"Pencereleri denize bakan şahane bir divanhane!" - R. H. Karay
-
çayhane : isim Çayevi
-
ameliyathane : isim Hastanelerde hastaların ameliyat edildiği özel bölüm
-
teşrihhane : isim Otopsi yapılan yer
-
besihane : isim Besi yapılan yer
-
bitirimhane : isim Kumarhane
-
telgrafhane : isim Telgraf aracılığıyla haberleşmeyi sağlayan resmî kuruluş
-
devlethane : isim Nezaket gereği olarak "ev" anlamında kullanılan bir söz"Ne bendeniz bendehaneye girebildim ne de Nuri Beyefendi devlethanelerini teşrif edebildiler." - N. Hikmet
-
şifahane : isim Hastane
-
kaynakhane : Kaynak işleri yapılan yer
-
birahane : isim Genellikle bira içilen, aynı zamanda çabuk hazırlanan bazı sıcak veya soğuk yemeklerin de yenildiği yer"Dün akşam Reha Bey bana oturduğumuz birahanede muharrir Ahmet Rasim Bey'i de tanıttı." - O. C. Kaygılı
-
bulaşıkhane : isim Kışla, okul, otel vb. yerlerde bulaşık yıkamaya ayrılan özel bölüm
-
Mevlevihane : isim Mevlevi tekkesi
-
bekârhane : isim Bekârların kalması için ayrılmış veya düzenlenmiş oda
-
misafirhane : isim Konukevi
-
kılıçhane : isim Kılıç yapılan yer
-
süthane : isim Süt ve süt ürünleri satılan yer"Diyojen'le beraber oturduğu kulübesinden iki günde bir inip de eski dostu hemşehrisi Pandeli ustanın süthanesinde sabahları süt içerken rastlıyorum." - S. F. Abasıyanık
-
hayalhane : isim Karagöz oynatılan yer
-
fişekhane : isim Fişek yapılan yer
-
yoğurthane : isim Yoğurt yapılan yer
-
kayıkhane : isim Kayıkların çekildiği, korunduğu üstü örtülü yer"Yalı kayıkhanesinin demir parmaklıklı kapısı kapalı olduğundan Ali Nizami Bey suyun içinde bu kapının altından geçer." - A. Ş. Hisar
-
tembelhane : isim İçinde bulunanların çalışmaya karşı isteksiz davrandıkları yer
-
hapishane : isim Cezaevi"Ortada zaptiyesiyle, hapishanesiyle, hâkimleri, duruşmaları ile devlet kuvveti vardı, karşı durulamazdı." - T. Buğra
-
haşhaşhane : isim Haşhaşın işlendiği yer
-
inekhane : isim İneklerin barındığı yer
-
çamaşırhane : isim Çamaşırlık"Çamaşırhanenin arkasındaki duvardan atladım, dedim." - R. N. Güntekin
-
baruthane : isim Barut yapılan veya saklanan yer
-
şaraphane : isim Şarap yapılan yer
-
iplikhane : isim Ham bitki liflerinin iplik yapıldığı yer
-
mehterhane : isim, tarih Mehter takımı
-
tamirhane : isim Genellikle teknik araçların onarıldığı yer"Dolapdere'de araba tamirhanesi işletirim." - A. İlhan
-
marangozhane : isim Marangozun çalıştığı iş yeri"Bir marangozhanesi var."
-
idarehane : isim Gazete, dergi vb. yayım kurumlarında yazı işlerine bakılan yer, yönetim yeri"Evvelki gün bir gazete idarehanesindeydim." - N. Hikmet
-
kesimhane : isim Kesimevi
-
çekiçhane : isim Demir fabrikalarında makine ile çalışan çok ağır çekiçlerin bulunduğu yer
-
teneffüshane : isim Genellikle okullarda, ders aralarında dinlenmek için öğrencilerin çıktığı salon veya bahçe"Gezintilerini ve jimnastiğini üstü örtülü teneffüshanede yapıyordu." - S. F. Abasıyanık
-
silahhane : isim Silahların saklandığı, korunduğu yer
-
kiremithane : isim Kiremit yapılan yer
-
fotoğrafhane : isim Fotoğrafçının çalıştığı, fotoğraf çekilen veya fotoğraf makinesi satılan yer, fotoğrafçı"Fotoğrafhanenin yapay ev dekoru içinde, dal inceliğinde bir genç kadın, iki parmağını şakağına dayamış düşünüyordu." - A. İlhan
-
kuluçkahane : isim Kuluçkalık
-
aşhane : isim Aşevi
-
humbarahane : isim, tarih Humbara yapılan fabrika, kumbarahane
-
tabakhane : isim Hayvan postunu kullanılacak duruma getirme işleminin yapıldığı yer, sepi yeri
-
çalgıhane : isim Müzik evi, çalgılı lokanta veya eğlence yeri"İşte o sırada çalgıhaneler, meyhaneler, kahvehaneler açıldı." - S. F. Abasıyanık
-
fakirhane : isim Düşkünler yurdu
-
helvahane : isim Genellikle helva pişirmekte kullanılan geniş ve az derin tencere
-
umumhane : isim Genelev
-
imalathane : isim Ham maddeleri işleyerek piyasaya çıkacak duruma getiren iş yeri, yapımevi
-
miskinhane : isim Cüzzamlıların yerleştirildikleri yer
-
darphane : Bir ülke adına değişim ya da anma amaçlı olarak para basılan resmi kurum. Antik Yunan'da her şehir kendi parasını basıyordu. En eski darphane örneklerinden biri Minos Uygarlığına aittir. MÖ 5. yüzyıla ait olduğu sanılan bir gümüş paranın üzerinde Girit tanrıçası Britomartis tasvir edilmiştir.[1]
-
kıraathane : isim Kahve, kahvehane"Burasını otel mi zannettin, kıraathane mi?" - S. F. Abasıyanık
-
tevkifhane : isim Tutukevi"İstanbul tevkifhanesinde, yedi küsur yıldır yatan, yetmiş yaşında, kalbi yağmur suyu kadar berrak ve temiz bir insan vardı." - N. F. Kısakürek
-
mahpushane : isim Cezaevi"Mahpushane idare etmek, mıntıka karakolunda komiserlik yapmaya benzemiyordu." - K. Korcan
-
muayenehane : isim Hekimlerin hastalarını muayene ettikleri yer
-
yazıhane : isim Yazı ve danışma işlerinin yürütüldüğü iş yeri, büro"Yazıhaneye girdi, kâtiple camekânlı bölmede konuşuyor." - R. H. Karay
-
saadethane : isim Yüksek rütbeli kimselerin evi
-
ıslahhane : isim, hukuk Islahevi
-
batakhane : isim Gidenlerin dolandırıldığı veya kötü bir durumda bırakıldığı yer"Nihayet batakhaneyi satın alıp fedailerini kiraladığı zaman eli biraz genişledi." - İ. O. Anar
-
bendehane : isim Bendenin, kölenin evi"Dün bendehanede bulunan talaşlar tutuşuverdi." - A. Ş. Hisar
-
berhane : sıfat Yıkık dökük, kullanışsız ve büyük (ev)"Pek büyük, pek berhane bir şeydir." - S. Birsel
-
bıçkıhane : isim Bıçkıevi
-
bozahane : isim Boza yapılan yer
-
cambazhane : isim Cambazların oyunlarını gösterdikleri yer"Minimini bir cambaz kızını görmek için at cambazhanesine daldı." - O. C. Kaygılı
-
cephane : isim, askerlik Ateşli silahlarla atılmak için hazırlanan her türlü patlayıcı madde, mühimmat"Artık silahım var, cephanem var, ava çıkabilirim." - A. N. Asya
-
çilehane : isim Dervişlerin çile doldurdukları yer
-
dikimhane : isim Dikimevi
-
dokumahane : isim Dokuma tezgâhlarının bulunduğu ve çalıştığı yer"Üç yüz otomatik dokuma tezgâhının, kulakları sağır eden bir şakırtıyla çalıştığı dokumahane toz içindeydi." - O. Kemal
-
dökümhane : isim Dökümevi
-
ferhane : isim Birden çok mağazası bulunan eski hanların tipinde, avlulu geniş bina, büyük han veya kervansaray
-
fetvahane : isim, din b. (***) Müftünün makamı
-
gasilhane : isim Ölü yıkama yeri
-
gusülhane : isim Eski evlerde, içinde yıkanılabilir biçimde yapılmış küçük bölme
-
güderihane : isim Güderinin yapıldığı yer
-
haddehane : isim Büyük yassı levhaların eritildiği, merdanelerden geçirildiği yer
-
hahamhane : isim, din b. (***) Hahamların çalıştığı yer
-
halvethane : isim, din b. (***) Saraylarda girilmesi yasak olan oda
-
ibadethane : isim, din b. (***) Tapınak
-
imarethane : isim, tarih Yoksullara ve öğrencilere yiyecek dağıtmak için kurulmuş hayır kurumu, imaret"Gönlü o kadar geniş imiş ki sair yoksullar gibi imarethaneden bir tas çorba içmeyi dahi açgözlülük sayarmış." - Y. K. Karaosmanoğlu
-
kademhane : isim Tuvalet
-
kalavrahane : isim Kundura atölyesi
-
kalayhane : isim Kalaycının çalıştığı yer
-
kalhane : isim Kal (I) işi yapılan yer
-
kerhane : isim Genelev"Hani ev bark, hani çoluk çocuk / Ne geçti elime bu hayatın / Meyhanesinde, kerhanesinde?" - C. S. Tarancı
-
keşişhane : isim, din b. (***) Manastır
-
kirişhane : isim Kiriş yapılan yer
-
klişehane : isim Klişe yapılan yer
-
konsoloshane : isim Konsolosluk"Konsoloshane bu ilanı bütün gazetelere dağıttı." - F. R. Atay
-
kumarhane : isim Kumar oynanan yer, bitirim yeri, bitirimhane
-
kumbarahane : isim, tarih Humbarahane
-
mapushane : isim Cezaevi"Mapushane çeşmesi yandan akıyor yandan" - Halk türküsü
-
memişhane : isim Tuvalet
-
muvakkithane : isim Muvakkitin görev yaptığı yer
-
mücellithane : isim Ciltevi
-
mühendishane : isim Osmanlı Devleti'nde mühendis yetiştiren yüksekokul
-
mürettiphane : isim Bir basımevinde dizgicilerin çalıştığı bölüm"Mürettiphanede operatörler İhsan Baba'nın etrafını çevirmişler." - A. İlhan
-
nakkarhane : isim, tarih Mehter takımı
-
nekahethane : isim Şifa yurdu, dinlenme yurdu"O kadar ki sonunda şık ve iyi nekahethanede yatırmak mecburiyeti hasıl olmuş." - S. F. Abasıyanık
-
nezarethane : isim Gözaltına alınan kimselerin karakolda konulduğu yer, nezaret"Emniyet müdürlüğünde nezarethane dedikleri yerdi burası." - Ç. Altan
-
patrikhane : isim Patriğin görev yaptığı bina"Dimitro'nun babası patrikhanede memurdu." - S. F. Abasıyanık
-
piskoposhane : isim Piskoposluk
-
rasathane : isim, gök bilimi Gözlemevi"Şimdi rasathane korusuna çıkarız, ben her şeyi hesapladım, korkma..." - P. Safa
-
salhane : isim Kesimevi"Şiir salhaneye merbut bir müessesedir ve içinde sakatattan yalnız kalp parçaları satılmaktadır." - A. H. Çelebi
-
saraçhane : isim At takımları, araba koşumları, meşinden eşya yapılan ve satılan yer
-
sebilhane : isim Sebil
-
sefarethane : isim Elçilik"Sefarethanenin bizzat kendi memurları bile on ikiye kadar binayı terk etme emrini almışlardır." - E. M. Karakurt
-
semahane : isim Mevlevi tekkelerinde dervişlerin sema yaptıkları özel bölüm
-
sırmakeşhane : isim Sırma yapılan yer
-
şaphane : isim Şap çıkarılan yer, şap ocağı
-
şişhane : isim Namlusu altı yivli tüfek veya top
-
tahaffuzhane : isim Sefer sırasında, yolcu ve çalışanların arasında bulaşıcı hastalık görülen gemilerin karantina sürelerini geçirmeleri, gerekli sağlık önlemlerinin alınması ve hastaların iyileştirilmeleri için büyük limanlara yakın kıyılara kurulmuş sağlık kuruluşu
-
talimhane : isim, askerlik Eğitim alanı
-
tasfiyehane : isim Arıtımevi
-
tavhane : isim, mimarlık Limonluk
-
tephirhane : isim Buğuevi
-
terkiphane : isim, edebiyat Terkibibentte vasıta beytinden önceki beyitlerin oluşturduğu bent
-
terzihane : isim Giysi biçilip dikilen yer, terzi dükkânı"Terzihane belki biraz mübalağa ederek bu ısmarlama emrini üç beş takım ilavesiyle tefsir etmiş olabilir." - A. Ş. Hisar
-
tımarhane : isim Akıl hastanesi"Hapishane yarı tımarhanedir, hiç şaşmayın." - N. F. Kısakürek
-
vaftizhane : isim, din b. (***) Vaftiz yapılan yer
-
yetimhane : isim Yetim çocukların barındırıldığı, bakıldığı yer"Yetimhanede başkumandandan bir telgraf buldum." - H. E. Adıvar
-
mülahazat hanesi : isim Bir şey hakkındaki düşüncelerin yazıldığı yer