-
gözevi : isim, anatomi Göz yuvası"Şimdi yeşil mavi gözleri daha keskin, gözevleri daha çöküktü." - S. İleri
-
ev ekmeği : isim Evde kullanılan fırınlarda veya tandırlarda mayalı hamurdan yapılan ekmek
-
kahveevi : isim Kahve içilen yer
-
cezaevi : isim Hükümlülerin içinde tutuldukları yapı, hapishane, mahpushane, dam, kodes, mahbes
-
camevi : isim Cam takma işleri yapılan dükkân, camcı
-
kitabevi : isim Kitap satılan yer
-
dünyaevi : isim Evlilik"Kuşlar yuva, dünyaevi yatak, dünya kapılarında yavrular kundak bekliyordu." - A. N. Asya
-
hekimevi : isim Sağlık personelinin dinlenmek ve barınmak amacıyla kullandığı bina
-
yargıevi : isim, hukuk Mahkeme
-
çiçekevi : isim Çiçek yetiştirilen ve satılan yer
-
ev hanımı : isim Ev kadını
-
ev işi : isim Ev içinde gündelik olarak yapılan her türlü iş"Ev işlerinde annemin yardımcısı yine bendim." - A. Ağaoğlu
-
erkekevi : isim Oğlanevi
-
giyimevi : isim Her türlü giysi satan dükkân veya mağaza, konfeksiyon mağazası
-
ev yemeği : isim Evde yapılan yemek
-
ev altı : isim Eski evlerde ambar, ahır olarak kullanılan zemin katı
-
babaevi : isim Baba ocağı"Kızlar uzun süre babaevinde kalamazlardı." - A. Kutlu
-
genelev : isim Genel kadınların erkek kabul ettikleri yer, aşağı mahalle, kırmızıfener, koltuk, kerhane, umumhane
-
arıtımevi : isim Şeker, petrol vb. maddelerin arıtıldığı yer, tasfiyehane, rafineri
-
aşevi : isim Lokanta"Şimdi her sokakta bir tavukçu aşevi var. Tavuğun çorbasını, söğüşünü, suyuna pilavını satıyor." - N. Hikmet
-
ayevi : isim Ayla
-
bakımevi : isim Bakıma gereksinimi olan kimselerin bakıldıkları, barındıkları kuruluş
-
basımevi : isim Basım işi yapılan yer, matbaa
-
bıçkıevi : isim Tomruklardan kalas, kalaslardan daha ince tahtalar kesen, boylarını ve kenarlarını düzgün ve eşit olarak düzelten iş yeri
-
buğuevi : isim Hastalık dolayısıyla mikroplu sayılan eşyanın sıcak buğu ile temizlendiği yer, tephirhane
-
canevi : isim Kalbin altındaki bölge"Yazın susamışken birdenbire bir soğuk su içtiniz mi bir sancı, bir ağırlık oturuverir; öyle bir şey oturdu canevime." - S. F. Abasıyanık
-
cemevi : isim Alevilerin toplanma yeri
-
ciltevi : isim Cilt işleri yapan dükkân, ciltçi
-
çayevi : isim Çay, kahve vb. içeceklerin hazırlandığı ve içildiği yer, çay ocağı, çayhane
-
dağıtımevi : isim Dağıtım işiyle uğraşan kuruluş merkezi
-
damıtımevi : isim Damıtma işlemlerinin yapıldığı yer
-
dernekevi : isim Bir dernek veya kuruluşun üyelerinin buluşmaları için ayrılmış yer, lokal
-
dikimevi : isim Giysi ve çamaşır dikilen iş yeri
-
doğumevi : isim Doğum yapılan sağlık kuruluşu
-
doyumevi : isim Gösterişsiz, küçük lokanta
-
dökümevi : isim Fabrikalarda döküm yapılan yer, dökümhane
-
düğünevi : isim Düğün yapan aile
-
dümenevi : isim, denizcilik Dümen boğazının geçmesi için kıç bodoslamasının üst ucuna ve teknenin kümbet olan bölümüne açılmış oval delik
-
düşkünlerevi : isim Çalışma gücünden yoksun, kazancı olmayan yoksul kimselerin barındırıldığı toplumsal bir yardım kuruluşu, bakım yurdu, darülaceze
-
ezimevi : isim Tohumların ezilip yağ çıkarıldığı yer
-
gökevi : isim, gök bilimi Gök olaylarını yıldızların, güneş, ay ve gezegenlerin konumlarını, hareketlerini küresel bir kubbenin iç yüzeyinde, çeşitli araçlarla gösteren yapı, yıldızlık, planetaryum
-
gözlemevi : isim, gök bilimi Gök gözlemleri yapan, gök cisimlerini ve olaylarını inceleyen yer, rasathane, observatuvar
-
hâkimevi : isim Hâkimlik hizmetinde bulunanların dinlenmek ve barınmak amacıyla kullandığı bina
-
halkevi : isim Halkı eğitip millî birliğe ve ülküye yöneltmek amacıyla açılan kuruluş
-
huzurevi : isim Yaşlanmış kimselerin bakımlarının yapıldığı ve barındığı kurum
-
ıslahevi : isim, hukuk Suç işleyen çocukları ıslah etmek, eğitmek ve topluma kazandırmak amacıyla açılmış kurum, ıslahhane
-
imamevi : isim Kadınlara özgü cezaevi
-
kadınevi : isim Yoksul, mağdur veya başka bir özelliği dolayısıyla muhtaç durumda kalan kadınların geçici olarak barındıkları yer
-
kayakevi : isim Kayak yapılan yerlerde kurulmuş tesis
-
kesimevi : isim Kasaplık hayvanların kesilip yüzüldüğü yer, kesimhane, kanara, mezbaha
-
kızevi : isim Evlenme sürecinde kız tarafı
-
konukevi : isim Resmî veya özel kuruluşların kendi görevlilerinin yararlanması için yaptırdığı konut, misafirhane
-
merdivenevi : isim Binalarda merdivenden yapılan duvarlarla çevrili kısım
-
modaevi : isim Moda giysilerin yapıldığı ve satıldığı yer
-
müzikevi : isim Çeşitli müzik türlerine ait kursların verildiği, müzik aletlerinin satıldığı yer
-
oğlanevi : isim Evlenme sürecinde erkek tarafı, erkekevi"Bir gün kız, bir gün oğlanevinde, iki gün sürecekti düğün." - N. Cumalı
-
orduevi : isim Kara, deniz ve hava subay ve astsubaylarının buluştukları, sosyal gereksinimlerini karşılayabilecek biçimde yapılmış lokal veya yapı
-
öğretmenevi : isim Öğretmenlerin barınma, yemek, eğlence vb. gereksinimlerini karşılamak üzere yapılmış bina
-
ölüevi : isim Bir ferdi veya yakını ölmüş olan aile
-
polisevi : isim Emniyet mensuplarının dinlenmek ve barınmak amacıyla kullandığı bina
-
radyoevi : isim Radyo yayınlarının gerçekleştirildiği yapı
-
randevuevi : isim Gizli fuhuş amacıyla işletilen yer"Demek devlethaneyi pansiyona çevirdiniz yahut yeni tabirle randevuevi yaptınız." - H. R. Gürpınar
-
sağlıkevi : isim Sağlık ocağı"İstanbul'un kalabalığına göre sağlıkevlerinin ne kadar az olduğunu anlattılar." - N. Hikmet
-
sanatevi : isim Sanat eserlerinin üretildiği veya sergilendiği yer
-
sayrılarevi : isim Hastane
-
sazevi : isim Her türlü müzik aleti yapılan ve satılan yer
-
sergievi : isim Sanat eserlerinin sergilenmesi için hazırlanmış yer
-
sığınmaevi : isim Korunmaya muhtaç kişilerin barındırıldıkları yer
-
taziyeevi : isim Cenaze sahiplerine baş sağlığı dilenmesi için yapılan özel yer
-
tecimevi : isim Ticarethane
-
tutukevi : isim Tutukluların kapatıldığı yer, tomruk, dam (I), tevkifhane
-
üretimevi : isim Fabrika
-
yapımevi : isim İmalathane
-
yayınevi : isim Dergi, kitap vb.ni yayımlayan veya satan kuruluş"Kitabını basacak yayınevi bulamamış, onu kendi parasıyla bastırmak zorunda kalmıştır." - S. Birsel
-
ev adamı : isim Evine bağlı erkek
-
ev bark : isim Ev, mülk"Almanya'da ev bark düzerek bir daha dönmemişti." - Ö. Seyfettin
-
ev ekonomisi : isim, ekonomi Evin bakımı, geçimi ve yaşayışı ile ilgili bilim dalı
-
ev eşyası : isim Evde kullanılan değişik nitelikli eşyaların bütünü, barhana
-
ev gezmesi : isim Akraba veya komşulara oturup sohbet etmek amacıyla yapılan ziyaret
-
ev halkı : isim Bir evde yaşayanların hepsi"Karısını kadınlığın baş tacı eder, bütün ev halkını methe başlardı." - R. H. Karay
-
ev kadını : isim Dışarıda herhangi bir işte çalışmayıp kendi ev işlerini gören kadın, ev hanımı
-
ev sahibi : isim Evi veya konutu yasalara göre tasarrufu altında bulunduran, evin sahibi olan kimse"Ev sahibimizden de böyle bir onarım isteyemezdik." - A. Kutlu
-
ev sineği : isim, hayvan bilimi Böcekler sınıfının, çift kanatlılar takımından, kül renkli, dizanteri ve tifo mikropları taşıyan bir tür eklem bacaklı (Musca domestica)
-
evi sırtında : sıfat Yeri yurdu olmadan herhangi bir yerde yaşayan
-
konteyner ev : isim Taşınır ev
-
taşınır ev : isim Geçici bir süre kullanılmak üzere değişik yerlere kurulan küçük konut, konteyner ev
-
yüzer ev : isim Nehir veya deniz üzerinde kurulan, hareketli konut
-
bağ evi : isim Bağ (II) içerisine yapılarak yaz aylarında kalınan ev
-
dağ evi : isim Şehirlerin kirli havasından uzaklaşmak, tabiat varlıklarından ve güzelliklerinden yararlanmak için dağlık bölgelerde yapılmış ev
-
hücre evi : isim Yasa dışı örgüt üyelerinin toplandığı ev"Bu gecekondu muhtemelen bir hücre eviydi." - O. Aysu
-
kuş evi : isim Kuşların barınmalarını ve korunmalarını sağlamak için saray, köşk vb. konutların duvarlarına veya bahçelerindeki büyük ağaçların dallarına özel olarak yapılan yuva
-
orman evi : isim Orman koruma memurunun evi
-
ev açmak : ayrı bir eve yerleşmek, ayrı bir eve geçmek
-
ev alma, komşu al : "komşuluk ilişkileri, iyi komşuya sahip olma çok çok önemlidir" anlamında kullanılan bir söz
-
ev bozmak : karı koca ayrılmak
-
ev ev dolaşmak (veya gezmek) : her eve uğrayarak dolaşmak
-
ev işletmek : genelev sahibi olmak
-
ev tutmak : ev kiralamak
-
evde kalmak : kızın evlenme çağı geçmiş olmak
-
evi ev eden avrat : "bir evin dirlik ve düzenini kadın sağlar" anlamında kullanılan bir söz
-
evdeki pazar (veya hesap) çarşıya uymaz : "önceden tasarlanan bir iş umulduğu gibi sonuçlanmaz, düşünüldüğü gibi olmaz" anlamında kullanılan bir söz
-
eve çıkmak : aileden ayrılıp ayrı bir evde oturmak
-
evlerden ırak (veya uzak) : ölüm veya kötü bir durumdan söz edilirken dinleyenlerin aynı durumla karşılaşmamalarını dilemek için söylenen bir söz
-
evlere şenlik : beğenilmeyen, olumsuz karşılanan bir durum, bir davranış karşısında söylenen bir söz