- arka
isim Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı"Evin arkasında dekorlar boyarlardı." - A. Ağaoğlu
- uç
isim Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası"Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu." - A. Gündüz
- taban
isim Ayağın alt yüzü, aya
- taban
zarf Huy bakımından
- topuk
isim, anatomi Ayağın yuvarlakça olan alt bölümü"Topuklarına kadar uzun saçları vardı." - M. Ş. Esendal
- art
isim Arka, geri"Ardında kapı koyu karanlık bir sonsuzluğa açılıyordu." - T. Buğra
- son
sıfat Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı"Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu." - P. Safa
- tabanları yağlamak
uzak bir yere yayan gitmeye hazırlanmak
- takip etmek
yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitmek, izlemek"Hazım Aslan'ı, bir polis hafiyesi gibi günlerce takipten sonra bulmaya muvaffak oldum." - H. E. Adıvar
- ökçe
isim Ayakkabı altının topuğa rastlayan yüksek bölümü, topuk"Ökçesi yenmiş ayakkabıların üstünde çamurlu paçaları lime lime sarkıyordu." - Ö. Seyfettin
- ağaç olmak
bir yerde ayakta durarak çokça beklemek
- kazma
isim Kazmak işi
- Golf, Club başının shaftla birleştiği kısımdır.
- peşinde
- ayaklarını sürümek
- peşine düşmek
- ökçe takmak
- topuk, ökçe, topuk,
- alçak adam
- ayakkabı ökçesi: çorap topuğu
- dans ederken ökçeyi yere basmak
- eğlenmek serbest hareket etmek. Iay by the heels hapsetmek. take to one' heels koşarak kaçmak
- herhangi bir şeyin geride olan kısmı
- kalleş kimse. heel-and-toe walking her adımda bir ayağın parmaklarını kaldırmadan öbürünün topuğunu yere değdirerek yürüme. at heel
- kesesi dolgun
- kesesi dolgun.
- kök salmak. down at the heel perişan kılıklı. drag one' heels istemeyerek gitmek veya kabul etmek
- to heel hemen arkasına veya arkasında
- topuk ökçe alçak herif
- uslanmak. cool ones heels bekletilmek
- ökçelerine dayanarak dinlenmek