- yüz
isim Doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı
- yüz
isim Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat
- çehre
isim Yüz (II)"Ben şimdi o güzel çehreden başka / Ne bir yüz düşünür ne hatırlarım" - N. H. Onan
- hizmet
isim Birinin işini görme veya birine yarayan bir işi yapma"Vatan, evladının hizmetini bekliyor." - Ö. Seyfettin
- yardım
isim Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet"Oğlunun yardım dileyen bakışlarını görmezden gelerek kahvaltı masasına oturdu." - E. Şafak
- koruma
isim Korumak işi"Bütün oba sevdalıları korumanın sevinci, övüncü içindeydi." - Y. Kemal
- kerem
isim Soyluluk, ululuk, büyüklük, asalet
- iyilik
isim İyi olma durumu, salah
- desteklemek
-i Destek koymak"Kapıyı ardından destekleyip varını yoğunu amcasının şerrinden koruyacaktı." - N. Hikmet
- teveccüh
isim Bir yana doğru yönelme, yüzünü çevirme
- onaylamak
-i Yapılan bir işi doğru ve yerinde bularak kabul etmek, tasdik etmek, tasdiklemek"Bu kitabın ahlak bozucu olduğunu elbet siz de onaylarsınız." - S. Birsel
- armağan
isim Birini sevindirmek, mutlu etmek, onurlandırmak, kutlamak için veya anı olarak verilen şey, hediye, dürü"Sana bir yılbaşı armağanı alacağım." - A. Kutlu
- himaye
isim Koruma, gözetme, esirgeme, koruyuculuk, gözetim"Henüz ana himayesine ne kadar muhtaç olduğunu görüyorum." - Y. Z. Ortaç
- himaye etmek
korumak, kayırmak, gözetmek"Henüz ana himayesine ne kadar muhtaç olduğunu görüyorum." - Y. Z. Ortaç
- himmet
isim Yardım, kayırma"Himmetinizle fakir bir ailenin yüzü gülerse tabii siz de sevaba girersiniz." - R. H. Karay
- iltifat
isim Birine güler yüz gösterme, hatırını sorma, tatlı davranma"Genç kızlar erkeklerin iltifatlarına nasıl karşılık vereceklerini şaşırmışlardı." - M. Yesari
- iltimas
isim Haksız yere, yasa ve kurallara uymaksızın kayırma, arka çıkma"Onun için buraya kabul edilişimde bir iltimas seziyordum, buysa beni yerin dibine geçiriyordu." - O. Kemal
- kayırma
isim Kayırmak işi, iltimas
- kayırmak
-i Koruyarak başarısını sağlamak, elinden tutmak, himmet etmek"Bizi kayıran, arayan yok." - H. R. Gürpınar
- lütuf
isim Önem verilen, sayılan birinden gelen iyilik, yardım, ihsan, inayet, atıfet"Allah'ın lütuflarına karşı minnet ve şükran duygularıyla dolmuştu." - C. Uçuk
- müsamaha etmek
hoşgörü ile davranmak"Cezalar hiçbir müsamaha gösterilmeden derhâl tatbik ettirilirdi." - A. H. Çelebi
- tasdik etmek
doğrulamak
- bkz.favour
- güleryüz gösterme
- iltimas yapmak
- işini kolaylaştırmak
- taraf tutma
- taraftarı
- tarafını tutmak
- ufak hediye
- yararlı bir yardım