- iş
isim Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık
- fiil
isim İş, davranış
- yerine getirmek
istenileni, gerekeni yapmak"İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" - M. Ş. Esendal
- anlam
isim, dil bilimi Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, meal, fehva, deme, mazmun, medlul, valör
- elde etmek
bir şeye sahip olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- etki
isim Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir"Yaşadıklarını yazmanın böylesine bir etki yapabileceğinden hiç haberim yoktu." - A. Kutlu
- tesir
isim Etki"Bazılarının da kanaati şudur ki iyi ahlakta çalışmanın rolü ve tesiri vardır." - N. F. Kısakürek
- sonuç
isim Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice
- meydana getirmek
olmasını sağlamak, oluşturmak"Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu." - Ö. Seyfettin
- etkisini göstermek
etkisini ortaya koymak, belli etmek"Yaşadıklarını yazmanın böylesine bir etki yapabileceğinden hiç haberim yoktu." - A. Kutlu
- eser
isim Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt"Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir." - Y. K. Beyatlı
- yapmak
-i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan
- gerçekten
zarf Gerçek olarak, cidden, hakikaten, sahi, sahiden, filhakika, filvaki"Hiçbir genç adam, ölümü gerçekten düşünmemiştir." - N. Ataç
- ulaşmak
-e Varmak, gelmek"Doğudan batıya kadar ulaşmış bir zafer bestesi dinliyorum." - R. H. Karay
- aslında
zarf Asıl olarak, esasen, esasta, haddizatında"Aslında temizliğe kalkışmak gibi bir düşünce dahi olmayabilir ilk anda kafalarında." - E. Şafak
- tepki
isim Bir cismin kendini iten veya sıkıştıran başka bir cisme gösterdiği karşı etki, aksülamel, reaksiyon
- neticesiz
sıfat Sonuçsuz"Sizi şu neticesiz hevesten vazgeçirmek için tehlikeyi göze aldım, geldim." - R. H. Karay
- izlenim
isim Bir durum veya olayın duyular yolu ile insan üzerinde bıraktığı etki, intiba, imaj"İlk izlenim olarak bana pek zeki görünmedi." - Ç. Altan
- başarmak
-i Bir işi istenilen bir biçimde bitirmek, muvaffak olmak"Birçok şeyi unutabilmeyi istediğim çok zamanlarım oldu ama bunu bir türlü başaramadım." - A. Ağaoğlu
- sağlamak
-i Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek"Süngerciler altı aylık kumanyalarını sağlamak için boğazlarına dek borçlandılar." - Halikarnas Balıkçısı
- verim
isim Çalıştırılan, işletilen, bakılan bir şeyin verdiği sonuç veya bu sonucun niceliği, mahsul, randıman"İşçilerin verimi. Makinenin verimi. Ağacın verimi."
- mana
isim, dil bilimi Anlam"Ne Hak buyruğun tutarsın ne kul sözün işitirsin / Hiç bilmezsin mana nedir, ne dilde çağırmak gerek" - Yunus Emre
- başarı
isim Başarma işi, muvaffakiyet"Bu başarı, onu garip bir yolda boşluk ve yalnızlık içinde bırakmıştı." - H. E. Adıvar
- husus
isim Konu, madde"Mallarımın idaresi hususunda kendisinden hiçbir yardım esirgemiyorlar." - E. E. Talu
- gerçekleştirmek
-i Gerçek duruma getirmek, yapmak, ortaya koymak"Her medeniyet kendine has değerleri gerçekleştirerek insanlığın ortak hazinesini zenginleştirir." - C. Meriç
- netice
isim Sonuç"Konferansın müspet bir neticeye iktiran etmemiş olduğu malumunuzdur." - Atatürk
- uygulama
isim Uygulamak işi, tatbikat, tatbik, pratik"Yaptığımızın keyfî bir uygulama olduğunun farkında ama bir şey de söyleyemiyor." - A. Ümit
- yürürlük
isim Gereğinin yapılır olması durumu, meriyet"Yürürlükte bulunan kanunlar, usuller, kurallar. Fakat umumi hatlar yine yürürlükte idi." - F. R. Atay
- tesirsiz
sıfat Etkisiz
- efekt
isim, sinema, TV (***) Radyo ve televizyon yayınlarında, tiyatro oyunlarında veya film seslendirmelerinde, hareketleri izlemesi gereken seslerin doğal kaynakların dışında, optik, mekanik, kimyasal yöntemlerle gerçekleştirilmesi
- sonuca vardırmak
- sonuç, etki, anlam, efekt, başarmak, sonuçlandırmak, gerçekleştirmek
- tatbik mevkii