- kara
isim, jeoloji Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak"Kurbağa karada da soluk alır, suda da." - N. Hikmet
- kara
isim En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı
- kötü
sıfat İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı"Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur." - N. F. Kısakürek
- kapanık
sıfat Kapanmış
- gölge
isim Saydam olmayan bir cisim tarafından ışığın engellenmesiyle ışıklı yerde oluşan karanlık"Etrafına gölge salmayan, yemiş vermeyen hangi kütük baltadan kurtulur?" - H. E. Adıvar
- akşam
isim Güneşin batmasına yakın zamandan gecenin başlamasına kadar olan vakit, akşam vakti, akşamleyin
- karanlık
isim Işık olmama durumu"Karanlıkta duyduğumuz çam kokularına artık yakınlaştığımız denizin rutubeti karışıyordu." - H. S. Tanrıöver
- siyah
isim Kara (II), ak, beyaz karşıtı"İri siyah gözlerini kalın kaşlarıyla beraber kaldırdı." - Ö. Seyfettin
- koyu
sıfat Yoğunluğundan dolayı güç akan, sulu karşıtı"Koyu pekmez. Koyu süt."
- gizli
sıfat Görünmez, belli olmaz bir durumda olan, edimsel karşıtı"Kanun, gizli eşyayı bulmaya mahsus bir fal kitabı değildir." - N. F. Kısakürek
- esmer
isim Siyaha çalan buğday rengi
- Bulanık
sıfat Bulanmış olan, duru olmayan"Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı." - F. R. Atay
- muğlaklık
isim Muğlak olma durumu
- abuk sabuk
sıfat Akla, mantığa uymayan, düşünülmeden söylenen (söz), saçma sapan, abuk subuk, abidik gubidik"Bir rüyadan böyle abuk sabuk sonuçlar çıkardığım için kendimi suçlayarak bu tuhaf düşünceleri attım kafamdan." - A. Ümit
- asık suratlı
sıfat Hoşnutsuzluğunu, kızgınlığını yüzüne sert bir anlam vererek belirten, öfkeli görünüşlü yüzü olan, asık surat, eğri çehre, eğri çehreli, askın surat"Hayatımda onun kadar asık suratlı, onun kadar alıngan, kendini beğenmiş birini görmemiştim." - A. Kutlu
- bilgisizlik
isim Bilgisiz olma veya bilgi yokluğu durumu, bilisizlik, cahillik, cahiliyet, cehalet"Size korkunç bir bilgisizliğimi itiraf edeceğim." - N. F. Kısakürek
- esrarlı
sıfat Gizli yönleri bulunan, ne olduğu anlaşılamayan, akıl erdirilemeyen, esrarengiz"Eskiden de böyle esrarlı idi deniz / Böyle alevli, harlı idi deniz / Böyle ağlardık, ey kalbim / Sebepsiz" - H. F. Ozansoy
- habersiz
sıfat Haberi olmayan, haber almamış, hiçbir bilgisi olmayan, bihaber
- muğlak
sıfat Anlaşılması güç, anlaşılmaz, karışık, çapraşık"Son günlerin karşı, muğlak vakalarını tahlil edemedi." - P. Safa
- müphem
sıfat Belirsiz"Akşamları başında müphem bir hararet, oysa elleri ayakları buz." - A. İlhan
- müphemlik
isim Belirsizlik
- zulmet
isim Karanlık"Görmek için aydınlık ve görülmemek için zulmet lazımdı." - F. R. Atay
- çapraşık
sıfat Girift"Çapraşık akıntılar birden düz yön aldı." - R. E. Ünaydın
- üzüntülü
sıfat Üzüntüsü olan, acılı, müteessir
- koyu renk
- cehalet içinde olan
- hava kararması
- karanllk
- karanlık, esmer, koyu, siyaha yakın, gizli, karanlık
- ürkütücü