- para
isim, ekonomi Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit"Çıkarken elini göğsüne sokup bir kese çıkardı, keseden alabildiği kadar para alıp delikten attı." - F. Otyam
- parça
isim Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey"Yolun bu parçası bozuk."
- kırık
sıfat Kırılmış olan"Ahmet hemen heybesini açtı ve makasını, kırık tarağını çıkardı." - İ. H. Baltacıoğlu
- kırık
isim Kadının veya erkeğin yasalara ve törelere aykırı olarak ilişki kurduğu erkek veya kadın
- kırık
isim, jeoloji Fay
- çatlak
sıfat Çatlamış olan"Çatlak bardak."
- yarık
isim Yarılarak açılmış yer, geniş çatlak"Tam öğle vakitleri yüksek kaya yarığının dibinde toplanıyor, bir saat kadar güneşleniyorduk." - A. Gündüz
- fiş
isim Prizden elektrik akımı almaya yarayan araç
- şekil vermek
belirli bir biçime girmesini sağlamak, biçimlendirmek, şekillendirmek
- pire
isim, hayvan bilimi Pireler takımından, insanın ve bazı hayvanların kanını emerek yaşayan, iyi sıçradığı için kolay yakalanamayan, küçük, asalak böcek (Pulex)
- kırıntı
isim Bir şeyden ayrılan küçük parça"Beyaz etekliğindeki ekmek kırıntılarını kuşlara serper." - S. F. Abasıyanık
- yonga
isim Kesilen, yontulan veya rendelenen bir şeyden çıkan parça, kamga"Ağaç yongası. Demir yongası."
- çentik
isim Bir şeyin kenarından kesilerek veya kırılarak açılan küçük kertik, tırtık"Bıçağın ağzında çentik var."
- budamak
-i Daha çok ürün almak veya düzgün bir biçim vermek amacıyla ağaç, asma vb.nin dallarını kesmek, kısaltmak
- cips
isim İnce, yuvarlak kesilerek kızartılmış patates
- kıymık
isim Çok küçük ve sivri tahta, demir veya kemik parçası"Elime kıymık battı."
- yontmak
-i Bir şeye istenilen biçimi vermek için dış bölümünü keskin bir araçla biçmek, kesmek"Boş zamanlarında tahta kaşık, kepçe yontar, geçimini bunları satarak sağlardı." - N. Araz
- çentmek
-i Bir şeyin kenarında kertik açmak
- dilimlemek
-i Dilimlere ayırmak, dilim dilim etmek
- doğramak
-i Keserek parçalamak veya elle küçük parçalara ayırmak"Ekmeği, bir sütçü dükkânının köpürmüş inek sütüyle dolu kâsesine doğrayacağım." - S. F. Abasıyanık
- iz
isim Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare"Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm." - S. F. Abasıyanık
- kırmak
-i Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak"Taşları kırmak. Bardağı kırmak."
- kırılmak
nsz Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak
- çip
isim, bilişim Yonga"Bilgisayar çipi."
- çizik
isim Çizgi
- kurumuş tezek parçası
- lezzetsiz kuru yiyecek
- önemsiz bir şey
- küçük parça, kırıntı, yonga, iz, çentik, çizik, yarık, cips, mikroçip, yontmak, çentmek, küçük bir parça koparmak, yontulmak, çentilmek,
- fişle oyuna girmek
- ince dilim halinde kesilmiş yiyecek
- küçük kıymetli taş parçası
- patates kızartması
- sepet örücülüğünde kullanılan hasır. a chip off the old block hareket ve konuşmasında ailesine benzeyen kimse. a chip on one' shoulder kavgaya hazır oluş
- sözü kesmek. chipped beef ince dilinmiş kuru sığır eti.
- çentik kırıntı yontmak