anlami-nedir.com, nedir, nedemek
Kelime ve Karakter Sayacı

charge

Kelimeler > C ile başlayan kelimeler > charge nedir ?
charge
charge, charge nedir ,charge ne demek
  • yükleme

    isim Yüklemek işi, tahmil

  • borç

    isim Geri verilmek üzere alınan veya ödenmesi gerekli para veya başka bir şey"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa

  • denetim

    isim Denetleme"Din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır." - Anayasa

  • masraf

    isim Harcanan para, gider"Çiftlik kâhyası her sene uzun bir masraf defteri gönderir." - H. R. Gürpınar

  • ücret

    isim, ekonomi İş gücünün karşılığı olan para veya mal"Ücret hizmet mukabilidir. Ne yapıyorsun ki sana para verelim?" - N. Hikmet

  • top

    isim Birçok spor oyununda kullanılan, türlü büyüklükte, genellikle kauçuktan yapılmış yuvarlak nesne"Havası boşalmış bir futbol topu..." - A. Gündüz

  • emir

    isim Buyruk, komut, talimat, ferman

  • yük

    isim Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsi"Çölde yük götüren vasıta develer, insan taşıyan vasıta hecinlerdir." - F. R. Atay

  • şikâyet

    isim Hoşnutsuzluk belirten söz veya yazı, sızlanma, sızıltı, yakınma (II), yakıntı"Vali ne yapsa hâkim onu imzalar ve hiçbir şikâyet mevzusu duyulmazmış." - A. Ş. Hisar

  • harç

    isim Harcanan para, masraf

  • talep

    isim Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, dileme, istem

  • vergi

    isim Kamu hizmetlerine harcanmak için hükûmetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı malların fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para"Önce vergiyi kolay tahsil etmenin vesilesini hazırlasınlar." - B. Fel

  • bakım

    isim Bakma işi

  • görev

    isim Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş

  • saldırı

    isim Kötülük yapmak, yıpratmak amacıyla doğrudan doğruya silahlı veya silahsız bir eylemde bulunma, hücum, taarruz, tecavüz"Ancak delikanlı, kargının sapını yere gömüp ucunu ata doğrultarak hasmının saldırısını engelliyordu." - İ. O. Anar

  • emretmek

    -i, -e Buyurmak, emir vermek"Bunu böyle istiyorum ve böyle emrediyorum." - A. Gündüz

  • buyruk

    isim Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, buyuru, emir, ferman"Buyruk, bu oğlanın götürülmesi gereken yere götürmem içindir." - M. N. Sepetçioğlu

  • vazife

    isim Ödev"Sana karşı olan vazifelerimde kusur mu ediyorum?" - A. M. Dranas

  • fiyat

    isim Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha"Fiyatı her ne ise derhâl tediye ederim." - N. Hikmet

  • idare

    isim Yönetme, yönetim, çekip çevirme"Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş." - Atatürk

  • sorumluluk

    isim Kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, sorum, mesuliyet"Babam bütün sorumluluğu üzerine aldı." - M. Yesari

  • hücum

    isim Saldırı"Bizdik o hücumun bütün aşkıyla kanatlı / Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı" - Y. K. Beyatlı

  • emanet

    isim Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia"Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar." - S. Birsel

  • amir

    isim Bir işte emir verme yetkisi bulunan kimse, mir"Akıl öğrettiğim herif şimdi bana amir oldu." - B. Felek

  • hücum etmek

    saldırmak"Bizdik o hücumun bütün aşkıyla kanatlı / Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı" - Y. K. Beyatlı

  • mesul tutmak

    sorumlu görmek

  • saldırmak

    -e Bir kimseye veya bir şeye karşı saldırı yöneltmek, zarar verici bir davranışta bulunmak, hücum etmek"Bugün şu dakikada onlar hâlâ düşmana saldırıyorlardı." - H. C. Yalçın

  • doldurmak

    -i Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek"Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu." - A. Ağaoğlu

  • görevlendirmek

    -i, -le Birine bir görev vermek, vazifelendirmek, tavzif etmek

  • vazifelendirmek

    -i Ödevlendirmek

  • dolmak

    nsz Dolu duruma gelmek

  • hamle

    isim İleri atılma, atılım, saldırış, savlet"Teşebbüs, hamle, gayret, aksiyon ne demektir, bu gözü dönmüş insanlardan öğrenmek lazım." - N. F. Kısakürek

  • suçlamak

    -i, -le Bir kimsenin herhangi bir suç işlediğini öne sürmek, itham etmek"Dikkatle yüzüne bakıyorum ama beni suçladığına ilişkin hiçbir belirti göremiyorum." - A. Ümit

  • suçlama

    isim Suçlamak işi, itham"Şimdi, ikisinin suçlamalarını göğüslemeye çalışıyordum." - A. Ağaoğlu

  • mesuliyet

    isim Sorumluluk"Hatta utanmasalar bütün Çırçır yangınının mesuliyetini ona yükleyecekler." - R. N. Güntekin

  • itham etmek

    suçlamak, suçlu görmek"Övgü dolu bir itham var yüreğimin söylediklerinde." - E. Şafak

  • memuriyet

    isim Memurluk"Eski memuriyetleri bulsam ne yapacağımı bilirim." - F. R. Atay

  • doldurma

    isim Doldurmak işi"Cesaretini toplamak için küçük kırbasına şarap doldurmayı unutmamıştı." - İ. O. Anar

  • geçirmek

    -i Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak

  • doyurmak

    -i Açlığını gidermek"Hiç kimse bir diğerinin yerine karnını doyuramaz, hiç kimse bir başkasının uykusunu uyuyamaz." - İ. Özel

  • saldırış

    isim Saldırma işi"Her türlü saldırış ve sataşma sahneleri gene eksik değildi." - F. R. Atay

  • yüklemek

    -i, -e Bir yere, taşınması için belli ağırlıkta eşya veya araç gereç koymak

  • buyurmak

    -i, -e Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek"Ahlak sadece kötülük etmekten çekinmek değildir, başkalarının edecekleri kötülükleri de önlemeye çalışmayı buyurur." - N. Ataç

  • bekçi

    isim Bir şeyi veya bir yeri bekleyip korumakla görevli kimse"Han bekçisi, saçağın altındaki döşeğinde hâlâ uyumaktaydı." - İ. O. Anar

  • nezaret

    isim Bakma, gözetme, gözetim

  • taarruz

    isim Saldırı"Herhangi bir devletin İstanbul'a taarruzu artık hatırından geçmiyordu." - Y. K. Beyatlı

  • şarj etmek

    yüklemek

  • itham

    isim Suçlama"Övgü dolu bir itham var yüreğimin söylediklerinde." - E. Şafak

  • şarj

    isim, fizik Yükleme

  • borçlandırmak

    -i Borçlanmasına yol açmak, borçlu duruma getirmek

  • gerginleştirmek

    -i Gergin duruma getirmek"Seçim, havayı büsbütün elektriklendirmiş, sinirleri iyice gerginleştirmişti." - T. Buğra

  • hamule

    isim Yük

  • rüsum

    isim Vergiler

  • tembihlemek

    -i Uyarmak, hatırlatmak, tembih etmek"Daha dünden tembihlemişti, herkes erken gelecek diye." - T. Buğra

  • yükümlülük

    isim Yapılması zorunlu olan iş veya bir işi yapma zorunluluğu, yükümlülük, yüküm, mükellefiyet, mecburluk, mecburiyet"... milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla ... temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir." - Anayasa

  • fiyat istemek,
  • fiyat talep etmek
  • hamle yapmak
  • hesaba kaydetmek
  • mükellef addetmek
  • suçlu görmek
  • tahmil etmek
  • yükümleme
Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş

Yeni Bir Kelime Öğren?

  • in point of fact
  • in actuality
  • until
  • up to
  • the same
  • forsooth
  • aracılık etmek
  • honestly
  • avunma
  • in actual fact

anlami-nedir.com'u Türkçe dil araçları sunan bir sözlüktür, yakın zamanda sadece anlamlar değil türkçe ingilizce sözlük, akademik aramalar ve birçok edebi araç ile karşınıza çıkacaktır.

anlami-nedir.com içeriklerini öncelikle TDK'dan sonra ise editörlerin kontrolünden geçirerek sizlere sunmaktadır, eğer bir hatalı kısım gördüyseniz lütfen iletişim'e geçiniz

Sizde Türkçemize katkıda bulunmak ve bilinmiyenleri aktarmak isterseniz editör olup paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yunus Emre : "Biriktirdiğin değil, paylaştığın senindir"

Takip edin

Sitemap Yasal Konular İletişim Hakkında İndeksler Son Eklenenler Kelime Sayacı