-
dış borç : isim, ekonomi Devletin veya çeşitli kuruluşların dış ülkelerden kredi yoluyla sağladığı borç
-
iç borç : isim, ekonomi Devletin veya çeşitli kuruluşların yurt içinde piyasaya sürdüğü tahvil, bono vb. ile aldığı borç
-
borç harç : isim Sürekli borç alma
-
konsolide borç : isim, ekonomi Kısa vadeli olarak planlanıp daha sonra orta veya uzun vadeli duruma çevrilen borç
-
müteselsil borç : isim, hukuk Birden çok borçlunun, her birinin ayrı ayrı tamamından sorumlu bulundukları borç
-
dalgalı borçlar : isim, ekonomi Devletin bir bütçe dönemi içinde gelirlerin giderleri karşılamadığı zamanlarda sağlamış olduğu kısa vadeli krediler
-
boyun borcu : isim Yapılması gereken ödev, vecibe"Mademki göndermişler, onlardan kısaca da olsa söz açmak boynumuzun borcu oldu." - N. Hikmet
-
gönül borcu : isim Yapılan iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, minnet, minnettarlık, şükran
-
namus borcu : isim Mutlaka yerine getirilmesi, ödenmesi gereken görev, borç"Korkmadan buraya bakmak o zavallı için de bir namus borcu olmuştu." - R. N. Güntekin
-
vatan borcu : isim Askerlik"Mektubunda diyorsun ki gel gayri / Vatan borcu biter bitmez ordayım" - B. S. Erdoğan
-
borç almak : daha sonra ödemek üzere birinden para veya bir şey almak"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borç altına girmek : gereğinden fazla borç yapmak"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borç bini aşmak : borç, altından kalkılamayacak duruma gelmek"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borç etmek (veya yapmak) : borçlanmak"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borç gırtlağına çıkmak : borca batmak"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borç iyi güne kalmaz : "borcu ilk fırsatta ödemek gerekir" anlamında kullanılan bir söz"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borç ödemekle (veya vermekle), yol yürümekle tükenir : "birden ödenemeyen bir borç azar azar verilerek ödenebilir" anlamında kullanılan bir söz"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borç uzayınca kalır, dert uzayınca alır : "borç zamanında ödenmezse borçluluk duygusu gevşer, hastalık uzun süreli olursa ölüme yol açar" anlamında kullanılan bir söz"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borç vermekle, düşman vurmakla : "borç vermekle, düşman vurmakla yok edilir" anlamında kullanılan bir söz"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borç yemek : sürekli borç alarak yaşamak"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borç yiğidin kamçısıdır : "borç, kişiyi daha çok çalışmaya zorlar" anlamında kullanılan bir söz"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borç yiyen kesesinden yer : "borçla alışveriş yapan, aldıklarının parasını hemen ödemese de günün birinde mutlaka ödeyecektir" anlamında kullanılan bir söz"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borca almak : veresiye almak"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borca batmak : çok borçlu olmak"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borca girmek : borçlanmak, borç para almak"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmek : "borçlu ve dertli bir biçimde yaşanılmaz; borçtan kurtulmanın yolu onu vermek, onulmaz dertten kurtulmanın çıkar yolu ise ölmektir" anlamında kullanılan bir söz"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borcunu bilmek : bir şey yapmayı yerine getirilmesi gereken bir iş olarak değerlendirmek"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borcunu kapatmak : borcunu ödeyip bitirmek"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa
-
borçtan kurtulmak : borcunu ödemek"Vaktim yok, bana para bul, şu borcu ödeyeyim, söz verdim." - P. Safa