-
emanet dolabı : isim Emanetçinin aldığı para veya eşyayı sakladığı mobilya
-
şehremaneti : isim, tarih Osmanlı Devleti'nde, bugünkü belediye zabıtası görevini yapan, şehrin temizlik ve güzelliğiyle ilgilenen yerel yönetim
-
emanet ata binen tez iner : "ödünç alınmış araçlarla girişilen işler çok kez yürütülemez" anlamında kullanılan bir söz"Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar." - S. Birsel
-
emanet eşeğin yuları gevşek olur : "bir kimseye emanet edilen şeyin o kimse tarafından iyi korunmadığı her zaman görülen olaylardandır" anlamında kullanılan bir söz"Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar." - S. Birsel
-
emanet hayvanın (veya eşeğin) kuskunu (veya paldımı) yokuşta kopar : "eğreti olarak kullanılmak üzere verilen şey uydurma olur, hiç umulmadık bir anda bozulur" anlamında kullanılan bir söz"Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar." - S. Birsel
-
emanet bırakmak (veya etmek veya vermek) : bir şeyi veya bir kimseyi birine veya bir yere bir süreliğine bırakmak"Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar." - S. Birsel
-
emanete hıyanet olmaz : "emanet olarak bırakılan şey titizlikle korunmalıdır" anlamında kullanılan bir söz"Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar." - S. Birsel