- küme
isim Birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup"Tarla kuşları Mustafa'nın sabanı altından yeni kurtulmuş olan kaba çığır üzerine kümeyle konarak buldukları tohumlara gaga çalmakta idiler." - N. Nâzım
- yığın
isim Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe"Ben de bu hudutsuz yığında bir kum tanesiyim." - N. F. Kısakürek
- bağ
isim Bir şeyi başka bir şeye veya birçok şeyi topluca birbirine tutturmak için kullanılan ip, sicim, şerit, tel vb. düğümlenebilir nesne"Ayakkabının bağı çözüldü."
- bağ
isim Üzüm kütüklerinin dikili bulunduğu toprak parçası
- denk
isim Yük hayvanlarının sağ ve soluna konulan iki yük parçasından her biri"Yükün bir dengi fasulye, bir dengi nohut."
- denk
sıfat Ağırlık bakımından eşit olan
- paket
isim İçinde bir veya birçok şey bulunan, kâğıda sarılarak veya kutuya konularak bağlanmış, elde taşınacak büyüklükte nesne"Cebimden sigara paketimi çıkarıp içinden bir tanesini dudaklarıma yerleştiriyorum." - A. Ümit
- kundak
isim Yeni doğmuş çocuğu ilk aylarda sıkıca sarıp sarmalamaya yarayan geniş bez"Kendisine uzattıkları ince ve beyaz bir kundağa sarılmış kızına baktı." - Ö. Seyfettin
- kundak
isim Yangın çıkarmak için bir yere konulan tutuşmuş yağlı bez parçası vb"Ben şamdanımla evveli kapının önüne yığılan şeyleri, sonra cibinliği, perdeleri, bütün duvarları çeviren kundakları tutuşturacağım." - H. Z. Uşaklıgil
- bohça
isim İçine çamaşır, elbise vb. koyup sarılan dört köşe kumaş"Hemen hemen her giyim eşyası bohçada ve sandıkta saklanırdı." - R. H. Karay
- sarmak
-i Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek
- toplamak
-i Bir araya getirmek"Şairin bütün eserlerini, bütün hatıralarını toplayacak." - O. S. Orhon
- sarıp sarmalamak
sıkıca sarmak
- deste
isim Cinsleri aynı veya birbirine yakın olan şeylerin bir arada bağlanmışı, demet, bağlam"Destenin en itibarlı kâğıtları, bilindiği gibi beyler yani aslar oluyor." - H. Taner
- demet
isim Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam"Çiçeklikten bir demet maydanoz yolup geldi, sofradaki barbunya pilakisinin üstüne doğradı." - İ. Aral
- sepetlemek
-i Meyve, sebze vb.ni sepete koymak, sepete yerleştirmek
- bağlam
isim Deste
- bohçalamak
-i Bir şeyi bohça içine koyup sarmak
- kundaklamak
-i Bebeği kundağa sarmak"Dikmen Yıldızı yapma bebeğini büyük bir dikkat ve özenle tekrar kundakladı." - A. Gündüz
- gruplamak
- paket iş
- paket satış
- bağ bohça paket
- bohça, çıkın, deste, tomar, paket, bir yığın, paldır küldür gitmek, paldır küldür yollamak, acele ettirmek, tıkıştırmak, sokuşturmak