- açık
sıfat Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı"Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte." - E. Atasü
- ana
isim Anne"Anası mutfakta bir tabağa marul doğruyor." - Y. Atılgan
- geniş
sıfat Eni çok olan, enli, vâsi"Geniş, bomboş bir taşlığın serin, rutubetli küf kokusu duyuldu." - P. Safa
- düz
sıfat Yatay durumda olan, eğik ve dik olmayan"Düz tahta."
- düz
isim Düz rakı
- kaba
sıfat Özensiz, gelişigüzel yapılmış, zevksiz, sakil, ince karşıtı"Cebinden kaba fil dişi saplı bir de çakı çıkardı." - Ö. Seyfettin
- kadın
isim Erişkin dişi insan, hatun, hatun kişi, zen"Yanlarında, kendileriyle ahbaplık edecek dostlar, hizmetlerine koşacak kadınlar veya erkekler görmek isterler." - A. Ş. Hisar
- civciv
isim Kümes hayvanlarının yumurtadan yeni çıkmış yavrusu
- belli
sıfat Beli olan"Hani sen benim gibi ince belli sarışınları severdin?" - N. Araz
- belli
sıfat Bilinmedik bir yanı olmayan, malum"Hâlimiz, vaktimiz sizce belli." - H. R. Gürpınar
- belli başlı
sıfat Belirli, muayyen"Dilimiz de mizah gazetelerinin belli başlı alay konuları arasında idi." - F. R. Atay
- genel
sıfat Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi"Genel seçim. Genel tarih."
- serbest
sıfat Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, erkin
- açıklık
isim Açık olma durumu, aleniyet
- yaygın
sıfat Çoğu kimselerce duyulmuş, öğrenilmiş, kullanılmış veya benimsenmiş olan"İlişkinin düzmeceliğinden yorulunca kapıyı çarpıp çıkanın, başka birine kaptırıldığı sanısı yaygındır." - T. Uyar
- sınırsız
sıfat Sınırı olmayan, bir sınırla ayrılmamış olan, hudutsuz"Deniz gibi korkusuz, deniz gibi sınırsızdırlar." - N. Hikmet
- bol
sıfat İçine girecek şeyin boyutlarından daha büyük veya geniş olan, dar karşıtı"Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm." - P. Safa
- bol
isim Özel bir cam içinde likör, şarap, meyve ve maden suyu karıştırılarak hazırlanan içki
- umumi
sıfat Genel"Hükümdarların yumuşak kalpliliğini zaaf sayan umumi hüküm belki de haklıdır." - C. Meriç
- yüzeysel
sıfat Yüzey ile ilgili, sathi
- hudutsuz
sıfat Sınırsız"Ben de bu hudutsuz yığında bir kum tanesiyim." - N. F. Kısakürek
- enli
sıfat Eni büyük olan, geniş"Kenarları gençliğinde işlediği enli dantellerle çevrili patiska örtülü minderlerde oturuyordu." - C. Uçuk
- karı
isim Bir erkeğin evlenmiş olduğu kadın, eş, refika, zevce"Eve varınca karım Fadime kapıyı açar." - S. F. Abasıyanık
- liberal
sıfat Hürriyet ve serbestlikle ilgili
- geniş enli
- geniş, enli, genişliğinde, sınırsız, geniş, engin, genel, yüzeysel, açık, belli