- açık
sıfat Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı"Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte." - E. Atasü
- canlı
sıfat Canı olan, diri, yaşayan"Bütün canlıların kendilerini yarı baygın, uykulu, hareketsiz bir tembelliğe bıraktıkları saatler başlamıştı." - N. Cumalı
- sanlı
sıfat Sanı olan, ünlü
- akıllı
sıfat Gerçeği iyi gören ve ona göre davranan, akil"İkisi de zeki adamdı, akıllı adamdı, yapıcı adamdı." - Y. Z. Ortaç
- soluk
isim Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava, nefes"Kalp gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı." - R. N. Güntekin
- soluk
sıfat Rengi atmış olan, solmuş, uçuk"General, soluk dudaklarını parmaklarının arasına alarak acı acı gülüyor." - E. M. Karakurt
- renkli
sıfat Beyaz dışında başka rengi veya renkleri olan"Havaya renkli fişekler atıyordu." - P. Safa
- şen
sıfat Yaşamaktan mutlu olduğunu davranışlarıyla belli eden, sevinçli, neşeli"Hayatta daima şen insanlarla beraber olun, gamlı insanların gamı size de bulaşır." - R. Enis
- muhteşem
sıfat Görkemli"Ne büyümüş, ne koca göbekli muhteşem bir mahluk olmuştu." - S. F. Abasıyanık
- parlak
sıfat Parlayan, ışıldayan"Siyah, çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu." - H. E. Adıvar
- neşeli
sıfat Sevinçli, keyifli, şen, pürneşe"Yaşadığımızın önemini ve yapıp ettiklerimizde ölçüyü gözeterek yani edebe riayet ederek hem ciddi hem neşeli olabiliriz." - İ. Özel
- keyifli
sıfat Keyfi yerinde, neşeli"Herkesle şakalaşıyordu; daima neşeli, keyifli, cilvekâr bir kadındı." - E. E. Talu
- mutlu
sıfat Mutluluğa erişmiş olan, ongun, mesut, saadetli, bahtiyar, berhudar"Beni orada sıcak bir yuva, huzurlu konuklar, mutlu bir kadın bekliyor." - R. Mağden
- aydınlık
isim Bir yeri aydınlatan güç, ışık"Azar azar büyüyen aydınlığa doğru var gücümle koşuyordum." - N. Eray
- berrak
sıfat Aydınlık, açık"Bu sabah hava berrak / Bu sabah her şey billurdan gibi" - C. S. Tarancı
- aşikâr
sıfat Açık, apaçık, belli, meydanda"Tek bir yudum bile almıyordu bardağından ama zaten yeterince içtiği aşikârdı." - E. Şafak
- belirgin
sıfat Belirmiş durumda olan, göze çarpan, besbelli, açık, bariz, sarih"Sesindeki meydan okuyuş öyle belirgin ki ona iyi davrandığıma pişman olacağım neredeyse." - A. Ümit
- ışıklı
sıfat Işığı olan, aydınlık, ışıklandırılmış, nurlu, nurani, ziyalı, ziyadar"Tünelin ışıklı ucundan doğru bir esinti geliyor." - A. Ağaoğlu
- uyanık
sıfat Uyumamış, bidar"Uyuyor mu uyanık mı kestiremiyor, uykuyla uyanıklığın sınırlarını bulamıyordu." - A. İlhan
- zeki
sıfat Anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan, zeyrek"En zeki hayvan maymundur."
- şeffaf
sıfat Saydam"Acaba Saffet'in vaktiyle nişanlısı olduğunu söylese Mazlume ile başlayan bu billur gibi şeffaf sevgi bulutlanır mıydı?" - H. E. Adıvar
- aydın
sıfat Işık alan, ışıklı, aydınlık"Aydın bir oda."
- görkemli
sıfat Büyüklüğü, görünüşü ve güzelliğiyle görenleri etkileyen, gösterişli, debdebeli, haşmetli, ihtişamlı, muhteşem, şaşaalı, şatafatlı, tantanalı, anıtsal
- hareketli
sıfat Hareketi olan, yer değiştirebilen, devingen, müteharrik, mobilize
- umutlu
sıfat Umudu olan, umut besleyen, ümitli, ümitvar"Bazı defa umutluyuz, bazen umutsuz. Bazı kere de o fena görüyorsa ben iyiye yürüyorum." - R. H. Karay
- şaşaalı
sıfat Görkemli"Bazen mehtap bu yalının üstüne vurarak onu şaşaalı manalarla öyle pırıl pırıl parlatırdı ki..." - A. Ş. Hisar
- anlaşılır
- memnuniyet verici
- parlak, berrak, dupduru, aydınlık, akıllı, zeki, parlak, umut verici, parlak, neşeli, canlı
- ışıldayan